31 Aralık 2013

Dünya Dönüşü

Bir sayı düşünün dediğim zaman kaçınızın aklına 100 geliyor çok merak ediyorum.

Aklınızdan sayı tuttuğunuzu düşünün sonra o tuttuğunuz sayıyı bir kağıda yazın. Bunu yaptıktan günler sonra belki 1 hafta, yine aklınızdan bir sayı tutun ve bunuda bir kağıda yazın.
Aynı işlemi devam ettirdiğiniz zaman sizce atıyorum 5. sayınızın daha önceki 4 sayıdan biri olma ihtimali kaçtır.??

Bu sorunun cevabını bilmenin yolu Lagrange'ın da dediği gibi "her yaşananın, diğer yaşananlara etkisini kavrayabilecek ve bunları birlikte düşünerek bir sonuca ulaşabilecek bir akıl" sahibi olmaktan geçiyor.

Bir arabanın 110 km hızla giderken 50 dereceden fazla açısı olan bir viraja girdiğinde ne olacağını hepimiz biliyoruz ya da en azından yüksek ihtimalle biliyoruz.

Verilenler istenenler basit şekilde sıralandığında olay bir problemden çok bir olguya dönüşüyor.
Aynı şeyi bir kelebek kanat çırptığında o kelebeğin yanında havada süzülen bir virüsün kelebeğin kanadının yarattığı rüzgarla bir insanın burnundan aldığı nefesle ciğerlerine gittiğini düşünün.
Virüste grip virüsü olsun.
İnsan hasta olsun, hasta olduğu için yönetim kurulu üyesi olduğu uluslar arası şirketin o kadarda önemli olmadığını düşündüğü toplantısına gitmesin.
Toplantıda ise konuşulan konu beklenilenin aksine büyük bütçeli bir alım olsun.
Oylar verilsin ve en çok oyu 1 farkla alan ürün için alım yapılmasına karar verilsin. Hasta adamımız ise bu konuda görüşüne başvurulabilecek ve değerlendirmesine göre bir kaç kişinin kararını değiştirebilecek bir kişi olsun.

Sonuç ne mi olur.
Uluslar arası şirket milyon dolarlık bir alım işini yanlış üründen yana yapmış ve tüm şirketin 4 yıl içinde zarar ederek iflas bayrağını çeker.

Kelebek şirketin batmasına çalışanların hayat standartlarının işsiz kaldıkları için düşmesine neden olur.

Kelebek ölmüştür ama etkisi uzun yıllar süren bir kanat çırpmıştır.

Bütün bunların olmayacağını hepiniz biliyoruz.
Hadi oradan bütün bunların olmayacağını ispatlayabilen bir tane adam yok içinizde. Hepiniz yazdığımda bir saçmalık arıyorsunuz ve her cümlede buluyorsunuz.
Unutmayın gerçeklik insanları o kadar şaşırtıyor ki ne zamanlar yaşananların olma ihtimalinin bu kadar düşükken gerçekleştiğini düşünüyorsunuz ve hayret ediyorsunuz.
Bu imkansız diyorken buluyorsunuz kendinizi. Üstelik bu sizin şaşırmanız için yeten şey olaylar zincirinin belki 3 belki 4 halkası.

Her olayın nedenini ard arda 10 şeye bağlayın.

Örneğin
Öğrenci yurdunda musluğu açtınız sıcak suyun akmadığını gördünüz ve duş almaktan vaz geçerek odaya geri döndünüz.
Sıcak suyun olmamasının nedeni kazanın arıza yapması.
Kazanın arıza yapmasının nedeni görevlinin işinde acemi olup basınç ayarının tam yapamaması.
Görevlinin acemi olmasının nedeni yurt yönetiminin bu işten hiç anlamasa da işsiz kalmasın dediği yakını olması.
Yurt yönetiminin bu kararı almasının nedeni kurumsal düşünmeyerek akraba açıkta kalmasın bakış açısı.
Bu bakış açısına sahip olmasının nedeni büyüdüğü anadolu kültürü.
Anadolu kültürünün bu şekilde olmasının nedeni zapçililaylom çikilaylım.

Apaçık şekilde olmuş olan şeye mutlaka yine apaçık şekilde görünen bir şey neden olmuştur şaşırmanızın nedeni onların farkları ve tek farkları da onları ard arda görememiş olmanız

16 Aralık 2013

Diş, Böcek ve Boyoz

  Uyanmama az kalmıştı rüyanın sonlarına doğru yaklaşıyordum çünkü artık renkler soluklaşmaya başlamıştı gözlerime ışık kaçıyor ve rüyadaki renklerin hepsi parlamaya başlıyordu.
Sepetin içindeki elmalar, armutlar ve muzların artık benim için tatlarından başka farkları yoktur.
Tam elimi uzattım ve rüyadan uyandım.
Gözümü açtığımda ağzımın suyunun aktığını ve dudağımın kenarını soğuk soğuk üşüttüğünü anladım.

Saate bakma gereksinimi duyduğum sabahlardan biriydi yine kolumu yattığım çekyatın başında duran saatime attım tam almaya çalışırken parke zemine düşen saatin sesi daha fazla uyanmama neden oldu.
Ama kararlıydım saati yataktan kalkmadan alıp saate bakıp daha sonra kalkacaktım.
Neyse saate uzandım ve baktım ki yelkovan 9 ile 10 arasında, akrepte 10 ile 11 arasında.

O gün bu saatte uyanmama neden olan neydi? Evde kimsenin olmaması gürültü ihtimalini ortadan kaldırıyor ama sokaktan geçen bir satıcı veya aracın sesi olabilir miydi?

Sorular beynimi bulandırırken ben uyanmaya çabalamayı bırakmış ağzımın suyunun tamamını yastığa silmiştim.
Annemin "bu yastık kılıfları neden bu kadar kirleniyor" dediğini hatırladım.
Kronik diş eti apsesi ağız suyunun akmasına ve ağızın hareketsiz kaldığı zamanlarda bakteri üreterek kokmasına neden olur.

Yatağı, her zamanki gibi onu toplamanın ne kadar saçma bir eylem olduğunu düşünerek ve bu konuda kendime hak vererek toplamadım.
Kalkıp yüzümü yıkadım ve ağzımın suyunu gargara yaparak tükürdüm.

Kahvaltıda ne yemeyi düşünürken buldum kendimi. Evde kimse olmadığından bunu benim düşünmem hatta eyleme bile geçirmem gerekebilirdi. Bir PETA gönüllüsü gibi üstsüz çıktığım banyodan mutfağa girdim.
Eylem günü nasıl hazırlandıklarını falan hep merak etmişimdir.
Neyse kahvaltıda yumurta boyoz peynir ve çay 4lüsünü seçip hepsini tepsiye ve ocağa çay suyunu koyarken boyoz olmadığını farkettim.
Karşı fırına gidip boyoz almam 3 dk sürdü, bu arada apartmanın otomatik merdiven lambası ise yaklaşık 4 dk yanıyor. O sönmeden dönmüştüm yani.

Sonra tepsideki kahvaltı malzemeleriyle salona geçtim ve kumandanın kırmızı tuşuna bastım. Gece en son izlediğim kanal olan Rustavi çıktı karşıma. Değiştirdim ve History channeli izlemeye başladım. Hatırladığım kadarıyla geçen hafta bir reklam dönüyordu antik uzaylılar haftaya pazartesi histıride diye. Bugün pazartesi ve tamda söylenilen saat aralığıydı.

Histori alttan yabancı üstten türk seslendirme ile yapılan büyük ain alanlarının neden bu kadar devasa olduğunun sorusuna cevap arıyordu. Cevap basitti çünkü uzaylılar oraları iniş pisti olarak kullanıyordu.

Kahvaltımın arasında bulunan yumurta ve boyozlar soğumadan yemeye başladım. Tam o esnada boyozdan bir ısırık almışken içinden çıkan böcek antenlerinin ağzımda olmasına bir anlam veremezmiş gibi bana baktı.
Sonra olmyan antenlerini kollarıyla temizlemeye çalışında acı gerçekle yüzleşti.

Onun antenlerini dişlemek suretiyle kopartmıştım.
Üzgündüm ama ölümüne sebep olmadığım için az da olsa mutluydum. Amacım bir böceğe zarar vermek değildi.
Böceği yavaşça boyozun içinden çıkarttım ve tepsinin üzerine koydum kahvaltıma devam ettim arada ise ona bakıyordum.
Baktığım anlarda sanki ona baktığımı anlıyormuş gibi ne ile uğraşıyorsa uğraşmayı bırakıyor ben tv de burnu uzun uzaylılara bakınca oda uğraşına devam ediyordu. Ne yaptığını çok merak ettim çünkü bir yere gitmiyor ama kıpırdıyordu.
Çayın suyu kaynar gibi bir ses çıkarınca koşturarak ocaktan çaydanlığı aldım ve çayı demledim. Biraz mutfakta oyalandıktan sonra salona elimde çaydanlık ve çay bardağımda geri döndüm. Çaydanlığı tepsiye koydum.
O esnada histıri reklema girmişti bende kanalı değiştirerek flash tvyi açtım.
Programın adı "Rengarenk Tekrar" dı.
Program eşliğinde kahvaltı yaptım ve kahvaltı malzemelerini mutfağa götürdüm.
Tam bu sırada kapının anahtarla açıldığını duydum. Gelen annemdi ve beni mutfakta görünce "ha annem yiyin yiyin yığın kim yıkıcak diye hiç sormayın" dedi.
Bende kime sormam gerekiyor falan demeyi düşündüm ama söylemedim.
Biraz sonra mutfağa geldi ve kahvaltı malzemelrini çatal bardak çaydanlık sıralamasıyla yıkamaya başladı, sıra çaydanlığa geldiğinde mutfakta bir çığlık koptu. Neymiş efendim böcek çaydanlığın altına yapışmış birde ölmemiş ayaklarını falan oynatıyormuş.
Yağ bıçağıyla sırtı çaydanlığın altına yapışan böceği kazıdım ve mutfak bangosunun üstüne yatırdım sonra üstüne yine aynı yağ bıçağıyla (başka bıçak kirletmedim sonra onları kim yıkıcak) bastırdım. Çıkan çıtırtıyı duymanız lazımdı genşler.

Sevgilerle kalın 
Rumuz: Ala geyik

1 Aralık 2013

Hasan Sabbah'ın Alamut'u

Bu kelimeyi duyanınız çoktur.
Duymayanınız ise başlığı okuma sırasında duymuş oldu.
Anlamına gelince şöyle düşünün karantina kelimesinin anlamı nedir?

Cevabı bulamayanlarla yolumuza devam edelim. Karantinaya anlam yükleyenlerle ise ayrı bir yoldan arşa ulaşıcaz onları biraz bekletmek zorundayım.

Sevgili anlam yükleme konusunda sıkıntı yaşayan arkadaşlar. Sizlerin idrak seviyelerinizdeki farklılıkları göz önünde bulundurarak fazla üstünüze gelmeden sadece alabileceğiniz kadarıyla sizi burdan uğurlamak istiyorum. Fazlasında gözüm yok.

Alamut (koca kitabı okudum hala tereddütlüyüm) İran sınırları içinde olduğu düşünülen bir kalenin adıdır. Hasan Sabbah adında bir adamın bir tarafında kendisi ve İsmaili tarikatı için savaşması, suikast emirlerini yerine getirmesi vs gibi kanlı görevler için yetiştirdiği imanı (neye iman ettiklerini düşünmeden okuyun) sağlam askerler. Diğer tarafında ise bu askerlerin iman güçlerini katkısının olacağını düşündüğü eskiden köle olarak kullanılan güzel kızlar.

Askerler kendilerine önderlik eden hasan sabbahın tanrının yer yüzündeki sureti olduğuna inanmalarına destek olan bu kızlar görevlerini şöyle yerine getiriyorlar.

Bir saray ziyareti sırasında Haşhaştan elde edilen eroin'in ilkel formülünü bulan hasan (ve deneyen) bunu önce belli bir süre askerlik eğitimi verdiği adamalarına veriyor. Daha sonra onlara kendisine ne kadar iman ettiklerini anlamak için sorular soruyor. Sorular temel olarak Hasan'ın onları cennete göndermelerine iman edip etmedikleriyle alakalı. (yaşarken)
Sözde hasan'da cennetin kapılarının anahtarları var ve bu anahtarları kendisi veya sevdiği kullar için kullanabiliyor.

Kullanacağı kullar ise kendisine ilerde ölmek için bize görev ver ne olur diye yalvaracakları Fedailer. Haşhaşin, Suikastçı, Assasin vs.

Adamları haşhaşın baygınlığında daha önce hiç görmedikleri arka taraftaki bahçelere götürüyor. Gözlerini orada açmalarını sağlıyor. Etrafı ise kızları tembihleyerek (ölümle tehtid ederek) buraya gelen gençlere buranın cennet olduğuna inandıracak şekilde düzenlemelerini istiyor.
Gelen fedailere ise huri olduklarını söyleyecekler ve öyle hizmet edecekler. İnanmayan veya inanmamasına sebep olan kızlar ve fedai ölür. Fedai inanmadığı için kızlar ise inandıramadıkları için.

Sonuç olarak Hasan kendisine istedikleri zaman onları cennete gönderebileceğine inanan ölüm görevlerine göz kırpmadan giden savaşçıları yetiştiriyor.

Bu saatten sonra kitabı okuyupta zaman kaybetmeyin gençler.

İran edebiyatı gerçekten çok zengin. Sanat sanat içindir anlayışını benimsediğimden sanatın zararlı etkilerinden koruyabiliyorum kendimi.


Karantina kelimesine hala anlam yüklemeye çalışan arkadaşlara ise şimdi söylüyorum.
Karantina, venedik veba ile savaşırken adalarda ve onların yakınlarında çinden ve uzak doğudan gelen ticaret gemilerini içindeki (veba riski taşıyan )farelerin temizlenmesi için 40 gün bekletilmesinden gelir. 40 italyancada karantina diye geçer. (nasıl yazıldığını bilmiyorum)

27 Ekim 2013

Güz elliğin beş pare etmez bu ben deki: "aşk olmasa"

Sayıların sonsuzluğunu ispatlamanın yolu 2 türlüdür. Sayma işlemiyle ilişlkilendirildiğinde sayabildiğiniz için sonu gelmeyecektir. 2. ise sayıların üretimiyle alakalıdır. Doğal sayılar üretilirlen kabuller vardır bunlardan bir tanesi Paeno aksiyomları olarak geçer. Her sayıdan bir büyük sayı yani her sayının sonrası vardır. Bu sayıların sonunun olmayacağı anlamına gelen zaten kabul edilen bir durumdur. Burada ispatlamaktan kasıt açıklama yapmaktır. Sayıların sonsuzluğunu bugün ispatladım. Öyle bir sayı tutun ki aklınızdan onu söylemeye başladığınız zaman sizden sayıyı bitirmesi gerekenler ömürleri yettiğince beklesinler ve sizde kendi ömrünüz yettiğince sayıyı söylemeye devam edin. Hayatınız son bulunca şaşırtıcı şekilde bu sayının son bulduğu anlamına yanı sonlu olduğu anlamına gelmeyecek kim biliyor o sayının arkasına daha ne kadar sayı ekleyeceğinizi ??? Matematiğe armağanım olsun. Yatağa yatınca sayı saymaya başlardım son söylediğim sayının ne olduğunu sabah hiç hatırlamazdım. Sonra fark ettim ki hep 1er 1er sayıyorum, ertesi gün 2 şer denedim ve illaha ki bugün dünden fazla saymışımdır. Sonraki gün 3 er 3 er sonra 4 5 6 diye arttırdım şuan kaça geldiğim konusunda söylenecek pek fazla şey yok çünkü sayımın terminolojide bir yeri yok ve ben daha dünden 1 sayı daha büyük sayıyı söyleyemeden uykuya dalıyorum.

9 Temmuz 2013

Ülkelerin Milli Marşları "Afganistan"

Konu nerden aklıma geldi bilmiyorum.
Gece yatmadan önce dinlediğim bach, Schopenhauer dan olsa gerek. Klasik müzik sevdası başladı.

Sonra birden ülkelerin ulusal marşlarının klasik müzik ayarında olduğunu farkettim. Burkina Faso'nun marşı bile kulağa sanki oyun havası gibi gelecek düşüncesi versede gayet iyi.

Şimdi bunları ben bir bir araştırdım ha baya kaynakçam var orda sıkıntı yok zaten büyüklerini söylemeyeceğim.
Nerde ilginç marş var onları yazıcam.

Hadi başlayalım...
AFGANİSTAN
Söz yazarı
Abdul-Bari-Jahani
Afganistan ulusal marşı söz yazarı Facebook fan sayfası
Beste
Babrak Wassa
Babrak wassa youtube

Yakın bir tarihte kabul edilmiş (göreceli) bir marş olarak Milli Tharana
Farsça Milli Surood

Ülkelerinde yaşayan veya soylarının dayandığı ırklardan bolca hatta sadece onlardan bahseden bir marş.
Dini simgeler içermesi ise bizlere yabancı gelmiyor.
Afgan vilayetlerinden birisinden Nuristan'dan bahseder onlarda burdadırlar diye. Bu Nuristan önceden Kafiristan diye de anılıyormuş. Müslüman olmayanların yaşadığı yer.



4 Temmuz 2013

Osmanlı İmparatorluğu ve Mısır

Selam genç

Osmanlı Cumhuriyeti filmini izliyorum. Komik ama içten içe insanın köklerine bağlarını yokluyor gibi.
Neye gülmeli neye inanmalı seçerken buluyorum kendimi.

Padişah (Ata Demirer)7. Osman rezidanstan ev kiraladı en son 2000 amerikan dolarına.

Lan şu bir şarkı var hani yağmurun falan yağdığını söylüyor sonra gök gürültüsü diyor şimşek diyor orda bir mantık hatası var arkadaş, gök gürültüsü şimşekten önce gelmez sonra gelir. Şarkıda ise hani gök gürler ya arkasından hani şimşekler çakar peşinden diyor.

Işık sesten hızlıdır breh.
Ha döngüyü ortasından yakaladıysa tabi yazar o zaman doğru olabilir. Art arda şimşek gürültü geldiğinden tabi önce gürültü duyan sonra yeni gelen şimşeğin ışığını görür.

O şimşeklerin yıldırımların enerjisi toplanabilseymiş ohoooymuş.

Patlamış Mısır (flash tv:popcorn)
Mısırdaki darbede kahireye canlı yayın ekibi kuran, gönderen,muhabir yığan haber kanalları geziye aynı tepkiyi göstermemelerine direk şahit olmuştum.
Şimdide nasıl oturum oturum tartışıyorlar lan utanmadan.
Mısırda patlaya patlaya bir hal oldu, cahillik almış başını yürümüş ve aklı başında olanlarda emir altındalar. Ne olur söyliyim asker iyice darbe kurallarını uygular sonra seçim yapılır ve seçimde askerin parmağı olur.
Sonuç halkın seçtiği sanılan ama sadece halktaki eski kafa adamların onay verdikleri yeni birisi iktidar olur. Bakın birisi diyorum çünkü arap yarımadası ve ortadoğu ve bizzat ben "yönetici" deyince bir kurum kuruluş parti koalisyondan çok "adam" anlamakta ve istemekteyim. 
İç güdüsel olarak yönetenin sonsuz güce ve yaptıklarının kendisi hayrına değilde halkı hayrına olması gerektiğini düşünenlerdenim.
Kısacası bir yöneticiye itiraz etmemin tek nedeni "sen tek adamsın ve sana saygı duyuyorum fakat bunun yanında sana saygı duymamın nedeni o makam ve o makamdayken yapman gerekenlerin yararları" diye düşünmem.

Seleflerime selam olsun.

27 Haziran 2013

Saygıdeğer Saçmalık Silsilesi

Silsile: sınavda işaretlediği cevabın yanlış olduğunu anlayınca arkadaşına silip e yi işaretlemesini söyleyen kişinin ağzından çıkan kelam.


Sevgili blok, tuğla veya kiremit.
Balkonda oturuyorum ve balkon cam ile kapalı olmasına rağmen dışardan her şey çok net gözüküyor. Dışardan bi baksalar mazallah beni falan hep görecekler töbee.

Bisiklet alma isteği bi kabarıyor bi iniyor bi kabarıyor bi iniyor. Sonuçsuz kalmasa bari diyerek kendimi avutuyorum. Hep ilerisiyle ilgili bir kaygı gütmek zorunda mıyım ben. Şöyle afedersin ama ... yayarak geçirdiğim hiç mi tatil olmayacak.
Sana özel sorunlarımdan bahsedecek değilim o kadarda değil.

Bugün bisikletimle gezerken üzerinde evin kapı numarasının yazılı olduğu anahtarı düşürdüm. Üzerinde bildiğin apartman adı ve kat daire yazılı. Yakınlarda düşürme ihtimalim yüksek. Bulan gören varsa mümkünse biz evdeyken getirsin.
Baktı biz yokuz kapının girişindeki aynanın önüne bıraksın gitsin. Fazla odaları kurcalayıpta yastık altında sağladığımız altın, gümüş, yakut, zümrüt, lacivert, elmas ve daha pahası anlaşılamamış diğer değerli taşlarımızı alma.
Teşekkürler.


Amcam lise bitirme sınavlarına giriyor yaşı 40 bekar.

23 Haziran 2013

Carraro crs 600, bianchi touring 613, salcano city sport serisi

Daha önce bahsetmişmiydim tam olarak bilmiyorum fakat uzun zamandır kafamda olan bisiklet alma planları tekrar gündeme geldi.

Daha önce hiç bu kadar ciddi olmamıştı tabi.
Önce bisiklete neden ihtiyacım olduğunu düşünüyordum sonra bu bir ihtiyaç değil seçim dediğimi farkettim.
Malum İzmir'de oturduğumdan pek öyle dağ taş yok etrafımda ama istersem yarım saat uzağımdalar. Onun dışında bisikleti alırsam çeşme özdere gümüldür gidip gelesim var.
Fiyatlara da bakarken dağ bisikleti mi olsun yoksa şehir mi olsun derken bir sürü ayrıntının içinde boğuldum kaldım.
Ay sonunda alacağım bisiklete hala karar vermiş değilim. Öyle bir kararsızlık yaşıyorum ki şuan biri bana dese böyle böyle bir bisiklet var bak bu bu özellikleri senin baktıklarından yüksek derim hıı öyle mi bi bakayım.


Vitesleri shimano olacak tx olmasın en kötü acera veya altus olsun.
disk fren olmasın özellikle hidrolik olmasın bakımı ve arızası durumunda tamiri pahalı ve zor.
mekanik disk olmasın oda jantla birlikte yamulabiliyor sürtebiliyormuş.
Maşa kilitlenebilir olsun ki amortisöre gerek olmayan yollarda fazladan sarsıntı ile gücüm emilmesin.
Dağ bisikleti olunca haliyle lastikler kalın oluyor yol tutuş oldukça fazla.
Fakat bu yol tutuş her yerde fazla ve şehirde uzun süreli binişlerde yoruyor.
Bende başlarda dağ alayım onlar daha dayanıklı daha sağlam şehirdede gider dağdada diyordum, sonraları dağa ne zaman çıkacam şehir bisikletlerinden alayım hem onlara olursa dağ lastiği takar orda kullanırım demeye başladım.

Salcanolar geldi bianchiler gitti giantlara ağız sulandı (bisikletten anlayanlar anlamıştır demek istediğimi) ghostlara uzaktan bakıldı. Bisiklete binen herkese fikir soruldu. Yolda gördüğüm ve almayı düşündüğüm bisikletlere binenlere fikir sordum. Farkettim ki benim kadar araştırmamışlar o bisikleti alırken. Şeklini beğendim aldım birde bu şehir için bana uygun fiyatı falan ondan aldım dedi.

Ben fiyatı uydursam dağ şehir uyduramıyorum onu uydursam vitesini uyduramıyorum vitesini uydursam  frenini uyduramıyorum bunların hepsini uydursam öyle bir bisikleti bulamıyorum.


Neyse efendim olurda almaya karar verirseniz. Cahillik hayat kurtarır felsefesiyle hareket edin. Şeklini beğenin alın. Fiyatı size uysun alın. Tek bildiğiniz şey amortisördür onu görün beğenin alın. Yanlış yaptıysanızda strese girmeden düzeltme imkanınz olur. Ben 5 gündür bisiklet bakıyorum sonuç bolca soru işareti hatta ara ara vaz bile geçiyorum sinirden.

Baktığım ve muhtemelen alacağım bisikletlerden bazıları

carraro crs 600
bianchi touring 613
salcano citysport 224
sedona 701
carraro sportive 224

fiyat aralığım ise taş çatlasa patlasa 700 tl.


21 Haziran 2013

Bakkala ekmek almaya gidilecek ve işler orada karışıyor bakalım n'olacak?

     Bugünlerde evde fazla kaldığımdan sürekli olarak national geographic izliyorum.
Adamlar o kadar çok saçma sapan şeyin belgeselini yapıyorlar ki artık sıkılmaya başladım. Mega yapılarıdır, mega yıkımlarıdır dıdıdıdıdı bir sürü şey var.


Ben bunları izleyince akşam ekmek almaya bakkala gidicem bunu o kadar büyütüyorum ki

"olacak olan tam olarak şu bu terlikler ondan istediğiniz şeyi ondan tam istediğiniz anda yapacak ve benim ayaklarımı bakkala giderken taştan falan koruyacak. Bakkal yolunda bu büyük yük o kauçuk ve kumaş karışımı terliğin omuzlarında. Burda 2 zorluk var terlik ayağa oturacak mı ve en önemlisi rahat mı?

Şimdi ise kapıyı açılacak anahtarın alınması gerekiyor neyse ki anahtar kolay yerde ve kapının ağzında öylece duruyor. Bence bunun nedeni evin küçük kızının az önce eve girmiş olması.
Umarım öyledir..

Bu dünyanın belki başka hiç bir yerinde bulamayacağınız bu bakkal hikayesinde zorluklar bitmiyor. Eğer havada izin verirse normalde 2 dakika sürecek bu işlem daha şimdiden plandan tam 30 saniye geride. Mühendisler bunun olmasını öngöremediler ve böyle giderse başarısızlık bir seçenek olmaktan çok son olmaya doğru gidiyor.

-hadi kripto hareket zamanı
*-* hey dur bakalım, sende blok ahahah.
-ne dedin sen kripto, annenin hardallı ekmeğine benzemiyor bu iş.
*-* haklısın blok, haklısın.

Eğer uygun terlik bulunur ve yol uygun hava koşullarını bize sağlarsa bu görev başarıyla gerçekleşecek demektir. Ancak bu zor görevde her şey sizin yanınızda olmayabiliyor buna bakkalın kapalı olmasıda dahil.
Neyse ki saat 18:30 ve bakkal her gün olduğu gibi o saatte açık.
İlk katı inerken ne terlikten bir ses geldi ne de öngörülmeyen herhangi bir sorun oluştu.

Apartman kapısından çıktığında ise iş için ayrılan sürenin 4te 2si geride kalmıştı bile.
Bakkala girildi ve ekmek alındı.

*-*tamamdır işte bu
-yüce tanrım bize acıdı
*-* hey demiştim sana.
-he he heye he

"

bir sonraki bölümde yeni delhideki balıkçıların zor görevleri var, balıkçının küçük oğlu bağcıklı ayakkabı aldığı için onun bağcıklarının bağlanması gerek ve bu zor görevde balıkçıya çok iş düşüyor gibi.

19 Haziran 2013

Bir öğrencinin borçlanması

Selam sevgili blok.
     Büyük heveslerle başladığım master tökezleme aşamasında. 2 ders bilimsel hazırlık 2 ders yüksek lisans dersi almıştım hatırlarsan. Yüksek derslerinden hep kaldım zaten orası ayrı konu ama şu var bilimsel hazırlık derslerinden de kalmış gibiyim.

    Neyse taa 2. sınıftan beri kafamda olan akademik kariyer hedefleri ilk defa bu kadar somut hal aldı. Kendi okulumda alınmayınca daha bir hırslandım sonra dershanede çalıştığımdan kendimi avutarak yola devam ettim. Rastgele bir akşam yüksek lisans duyurularını takip ederken bulduğum ege ankara ve karabük ilanları çok hoşuma gitti. :)

    Önce ege sonra karabük en son ankara mülakatları oldu daha önce anlattığım gibi. Sonuç olarak 2. sınıftan beri hayalini kurduğum mesleğe ilk adımı attım. Ankara üniversitesi matematik yüksek lisansına kabul edildim.
Her hangi bir burs veya yardım olmadan tamamen lisans kredisi ve yeni almaya başladığım yüksek lisans kredisi ile okuluma devam ediyorum. Mezun olur olmaz "eşya faizi" ile birlikte yaklaşık 20bin tl borcum olacak. Sebebi ise 4+2 yıl bir devlet üniversitesinde bir devlet memuru çocuğu olarak okumak.
Borcunda değilim babamdan geçmiş bu devlete borçlanma huyu bana.

Şuan İzmir'deyim ve telefondan bulduğum 1 gb babalar günü hediyesi ile taslak kaydedip yayınlıyorum.
Şeytan diyor ki ara ara git anlaş bir dershane ile sonra ver elini standart hayat. Kendime de iyi eli yüzü düzgün bir eş buldum mu oooh tamamdır.

Ama yok sevgili blok o ankara üniversitesi bana bu yaptıklarının hesabını ödeyecek. Ders çalışmadığım için kaldığım ortada. Önümüzdeki yıl görsünler nasıl yüksek lisans yapılıyor.

Bu arada Ankara'da kalacak yer aranıyor orasıda ayrı mevzu :)

20 Mayıs 2013

Kaçan kovalanır, ters psikoloji

Selam sevgili blok.
3 ay oldu ben anlamadan.
Bi baktın laylaylom bi baktım pata küte girmişler düşüncelerime.
Sporti vardı bir ara bilmem biliyor musun. İşte o olasım var.
Sabahları erken kalkıp spor yapıp ders çalışıp sonra öğlen siesta yapasım var ispanyol dostlar gibi.


6 Mayıs 2013

O değil de!

Sana yine aynı yerden yazıyorum sevgili blok.
Yer yine Ankara üniversitesi kütüphanesi.
Günlerden pazartesi saat ise 13.28


Biliyorsun ben çok düşünen az konuşan biriyim sonuç olarak o kadar çok şey düşünmüş ve hiç konuşamammış olmaktan resmen içeri patlıyorum. Stress bu olsa gerek.

Kafam iyi olunca yemek yiyorum, kitap okuyorum, muhabbet ediyorum ya da her neyse.
Sonuca bağlanmamış ya da stabil halde durmayan her şey beni bir yerden gıdıklıyor. Takıntılıyım fakat bunun farkındayım :)

Takıntılı olmama takmış durumdayım. Sorguluyorum sonra neden sorguladığımı sorgulayacak duruma geliyorum. S.ttr et diyorum sonra sttr edince ne oluyor merak etmiyormusun sanki diyorum.

Sonuç olarak yine kendi içimde saçmalıyor ama sağlam kararlar almama yardımcı olan bu süreci yaşıyorum. Yapacak pek bir şey yok anlık eğlenceler beyin hücrelerimi sinaptik etkileşimden kurtarırken bende onların bu dalgınlığından yararlanıp yemek falan yiyorum.

Kendi kendine mutlu olabilen bir insan olarak birisiyle mutlu olmaya başlayınca işleri yoluna sokmak yani yine kendi kendine mutlu ama bu mutluluğa birini dahil etme hali sıkıntı yaratıyor.
Vakit geçirmek güzel, bu güzellik alışkanlık yaratıyor ve olmayınca sanki mutsuzluk hissi veriyor.
Galiba en iyisi oluruna bırakmak ve nasıl içinden geliyorsa öyle davranmak diyip kaçıyorum. 
Sana yazarkende sıkılmaya başladım sevgili blok.
kib.

22 Nisan 2013

Anana sor bakalım damat lazım mıymış?

Ne yazıyı yazdığım yerin ne de zamanın önemi var.

O gün günlerden pazar ertesi ve yine Ankara'dayım.

Bir önceki gün saat 1 deki cebir sınavından sonra biraz kütüphanede vakit geçirdim ardından Anıtkabir'e gittim. Ankara'nın en güzel yeri orası kesinlikle.

Akşama doğru ulustaki ptt konukevine geçtim. Konukevi dediğime bakmayın normal bir pansiyon ama odaları falan gerçekten çok iyi. Oda kahvaltı 25 tl. Babam sağolsun :)

Adamlar tanır oldular artık beni her hafta geliyorum aynı yere. Bu yüksek lisans işi zaten böyle şehirden şehire geze geze oluyor mu orasınıda bilmiyorum ama pek iç açıcı bir sonuç elde edemeyeceğim bu sene orası kesin.

2 tane lisans dersinin yanına 2 tanede yüksek lisans dersi aldım ok varmış gibi.

Sonuç olarak yüksek lisans derslerinin geçme sınırı 70 ve tek sınav olacak.
Diğer dersleri ise sıkılarak çalışıyorum. Seneye Ankara'ya yerleşme planlarım var ama orasıda sallantıda napacam ben Ankara'da. Dershaneler ile falan anlaşmayı planlıyorum hatta ilk planım kredi yurtlarda kalmaktı ama sonrasında işler öyle gelişmedi.
Alınması gereken kararlar çok istenen bir şeyin sonradan o kadar zevk vermemesi ve bunlara inanan bir ben var ortada.

Kısacası şeytan yine azapta bakalım ne olacak.

Hayal gücüm artık eskisi kadar beni mutlu etmiyor. Sana yazacak veya uyduracak ormantik komedi bile bulamadım inanabiliyormusun. İçimdende gelmiyor hayat beni yoruyor anasını satayım.

Neyse gümlük ben sana ufak bir sır vereyim, hayatıma katmak istediğim birisi var ve bu kolay olmuyor.
Görüşürüz.

15 Nisan 2013

Gümlük

Merhaba bir zamanlar aklıma geldikçe sonraları ihtiyaç duydukça şu aralar ise sadece yazmak istedikçe yazdığım sevgili blok.

Yazmak istediklerimin ne olduğu konusunda hala kararsız olmakla birlikte basmaya başladım bile tuşlara.

Rahatım ama rahatlıktan rahatsız olmaya başladım. Genel bir rahatlıktan bahsetmiyorum.
Rahat olduğum alan sadece kısıtlı bir alan.
Diğer taraftan lisanstaki gibi dönemlik planlar yapmaya başladım. Mesela yaza şunu yapıcam kışa şunu diyorum.

Hal bu ki bi 5 aydır falan yoktu böyle bir durum. Plan yoktu kısacası şeytan azapta değildi.
Şimdi bir yandan günlük zımbırtılar diğer yandan gönül işleri yetmezmiş gibi rahatlığın verdiği boşluk can sıkıcı olmaya başlamadan sıyrılmam lazım tüm işlerden. Yanımda götürmek istediklerim ise belki ilerde sıkıntı verecekler bana ama sorun onların sıkıntı çıkarıyor olmaları değil benim bunu kendime engel görmem.

Sonuç olarak dönemlik sıkıntılarımı ve uğraşlarımı gelecek için engel görmediğim sürece mutluyum.
Eklemeden geçmeyeceğim nasıl hayatımın kısıtlı bir bölümü sıkıcıysa diğer bir bölümünde de mutluyum.

Bir daha görüşünceye dek napıyorsan yap.

İsim evriminin sonuna geldin bu arada,
günlük, dünlük, gümlük
sana bundan sonra "güm" lerimi yazacağım.
Misal bir sevgilim var güm :)

22 Mart 2013

Dershane-Eskişehir-Ankara-Eskişehir-Dershane

Dershane günlüğü
Yüksek lisans mülakatlarının ardından şeytanın azabı geçmiş amacına ulaşmıştı.
Şeytan azaptan kurtulunca önünde hedef kalmamış. Daha önceleri kendine verdiği sözleri duymaz sallamaz olmuş. Tek derdinin bir polinom halkasının asal olup olmadığını incelemek olmasını isteyen ben ondan bile sıkılmıştım. Maymun iştahlılığın dibindeydim.

Derslere git gel falan derken hızlı trene gün içinde 3 kez binerek rekor kırdım.
Yht kartlarından almayı bile düşündüm ama biraz pahalı geldi.

Gece izmir mavi treniyle ankaraya eskişehir hızlı tren aktarmalı şekilde gidiyorum. oglen 12:30da ankaradan eskişehire hızlı trenle geliyorum ardından eskişehirden otobüsle kütahyaya gelip dershanede derse giriyorum. Dershanedeki dersim tam 3:10 da ve ben 3:15 te dershanede olabiliyorum.
1 hafta bu ve bunun gibi bir çok koşuşturmanın ardından ilk firemi verdim. Gitmedim ankaraya.
Sonra bir kez daha gitmedim.
2 kez daha
ve arkadaşa sormuş hoca serkan bıraktı mı diye.
Ertesi gün yine izmir mavi tren ankara aktarmaları başladı...

Dershaneden de ayrılamadım ayrılmadım.

Bu gitgellerle geçiyor şu ara günlerim akşamları evde kalayım mı yoksa trenlerde mi yatayım onu düşünüyorum. Seneye Ankaradayım orası kesin.

4 ders alıyorum 2sinden kalırım diyorum daha geçen sene geçen olmamış. İstatistiki veri olarak kabul edilirse kalıyorum..

İyi akşamlar çünkü ben bunu yazarken akşam...

21 Şubat 2013

Rusya'daki Meteor Yağmurunun Nedeni?

Tarih 4 şubat 2013
Günlerden pazartesi
Yer Ankara Aşti
Saat 04:45

Kütahya'dan molalı sandığım fakat transit giden gece arabasıyla Ankara'ya gittim.
Yüksek lisans mülakatlarının sonuçları cuma günü açıklandı.

Ege üniversitesi: Kazanamadı.
Bilimsel hazırlık okumayacak!

Karabük Üniversitesi: Başarılı.

Ankara Üniversitesi: Başarılı.
Bilimsel hazırlık okuyabilir!

Kayıt tabiki sizinde tahmin ettiğiniz gibi Ankara üniversitesine olacaktı.
Pazar gece otobüse bindim. Mola vermeden Ankara'ya varan araba erken vardığı için bana kalacak yer sorunu oluşturdu. Saat 5 ve enstitü Gölbaşı'nda ayrıca kayıt 9 gibi anca başlayacak. Terminalin oturulmak için kullanılması gereken yerlerinde yatanlardan bulduğum bir yere bende önce oturdum sonra yanımdaki kalkınca bende yattım.
Saat 6:30 7 civarı kendime geldim fakat hala çok erken olduğunu fark ettim ve tekrar yatmaya karar verdim. Eşyalarım sadece bir çanta ve dizüstü bilgisayardı. Dönüşü direk İzmir'e yapmayı düşünüyordum çünkü.

Pazartesi kayıt işlemlerini halleder akşamına da İzmir Mavi Treni'ne binerim diyordum.

İşler hiç planladığım gibi yürümedi. Kayıt için enstitüye gittim fakat bir sürü doldurulması gereken evrak vardı. Hemde bölümden doldurulması gereken evraklar. Kısacası daha sabah 9 da belliydi işin ertesi güne sarkacağı. Ama bunun tahmin edilebilir bir tarafı yok. Çünkü enstitü kayıt evrakı duyurularını kayıt sabahı yapmıştı.
Uğraştırıcı bir kayıt dönemi oldu anlayacağınız.
Danışmanımın bana "ben bu kontenjanı başka 2 kişi için açmıştım ama siz geldiniz hoş geldiniz buyurun  demesi de bir diğer ilginç durum.

Matematiğin ne demek olduğundan ve neyi öğrenip öğrenmediğim den başlayın da bir çok hem ilgimi çeken hemde merak uyandıran soru sordu hoca bana daha ilk görüşmemizde.
Ne kadar savaşçı olduğumu da görmek istediğini söyleyerek 2 tane "bilimsel hazırlık" dersinin yanında yapabilirsem eğer 2 tane de lisans dersi verdi.
Çalıştığım ya da şuan için ders aldığım alan "sayılar teorisi".
Hocam alanında baya uzman ve kendisini öğrettiğini tam manasıyla öğretmeye adamış birisi.
Çok fazla şey öğrenmeniz-dense az ama öz öğrenmenizi tercih edecektir.
Sorgulamadan öğrenmeye tamamen karşı. Soru sormadığımız sürece başarılı olamayacağımızı söylüyor.

Birde sinx üzeri cosx ne zaman rasyonel ne zaman irrasyoneldir sorusunu soruyor 2 haftadır.

Cosinüsün ne zaman rasyonel ne zaman irrasyonel değerler aldığını buldum. Bunlar cosx=y olduğunda eğer y=[-1,-1/2,0,1/2,1} olduğu durumlar hariç x açısı irrasyoneldir.
Örneğin arccos3/5=k ise k bir irrasyonel açı.
Burdan bir çıkarıma gitmenin bana ne sağlayacağını önümüzdeki günlerde göreceğim...

Rusya'daki Meteor yağmuru tamamen kandırmacadır. Saygılar.

18 Şubat 2013

Neler yapıyoruz neler ediyoruz?

.

Hafta sonu en erken kalkma yarışında birinci olmak için çabalıyormuşçasına uyanıyorum.
Sabah 8 50 de dersim oluyor pazar günü her yer kapalı ben o günü iş günü zannettiğim için insanların hep dışarıda olmalarını bekliyorum.
Hayal kırıklığı tabiki.

Aynı şey pazartesi benim tatil günümde insanların tatili sanıp onları kafelerde lokantalarda görmeyi umuyorum.
Hayal kırıklığı tabiki.


Yolculuklara ayıracak zaman olsa da satın alsam diye düşünmeye başladım. Yani zaman satın almak mümkün olsa bir kaç gün almayı planlıyorum.
Hafta 8 güne çıksın 8. gün dünyada insanlar sırayla hiç bir şey yapmasınlar. Aynı anda tatil değil bahsettiğim.
Mesela toprak sanayi pazartesi günü tatil yapsın.
Gıda işiyle uğraşanlar salı tatil yapsınlar.
Teknoloji 2 ye ayrılsın çarşamba ve perşembe günü tatil yapsın.
Memurlar cuma günü tatil yapsın.
Cumartesi ve pazar zaten tatil yapanlar yapsın diğer kalan meslek gruplarıda paylaşsınlar cumartesi pazarı.
Haftanın 8. gününün adı Salıtesi olsun.

Salı ile Çarşambanın arasına girsin!



Öyle bir sayı sordular ki sayının rasyonel mi irrasyonel mi olduğunu anlayamadım tek yaptığım ikna etmeye çalışmak oldu,
Neye mi?

Soruyu cevaplayamayacağıma ya da vereceğim cevaptan uzun bir süre emin olamayacağıma.
Oldular mı?...

11 Şubat 2013

İdealistlik ile Enayilik Arası Yolculuklar-3 Ankara Üniversitesi Yüksek Lisans Mülakatı

Merhabalar

Yer: Ankara Tandoğan
Saat: 08:30
Ankara üniversitesi fen fakültesi matematik bölümü seminer odasının karşısındayım.

Mülakat listesinin asılmasını veya başlamasını bekliyorum.
5 dk kala mülakat listesi asıldı.

Listeye göre 23. sırada gireceğim mülakata.
Beklemesi gereken toplam 32 kişi varken orada o kadar kişi yoktu.
Ankara üniversitesinin öğrencisi olan arkadaşlar kendilerini gerçekten çok iyi belli ediyorlardı. Hiç birisiyle konuşmamama rağmen kaçının özel öğrenci statüsünde ders aldığını hangi hocaların ne sorduğunu ne sorabileceğini aralarındaki konuşmalardan gayet ayrıntılı olarak duydum. Psikolojik bir oyun sahne-1 :)

Ara ara dışarı çıkıp kapının önünde oturup ders notlarına baktım. Fakat içeriden çıkan herkes uygulamalı matematik sorusu sorulduğunu söyleyip duruyordu. Benim çalışmak istediğim alan cebir ve sayılar teorisi olduğundan endişeli bir şekilde bir kaç tane de uygulamalı matematik başlığına göz gezdirdim.
İçeri öğle arası versek mi vermesek mi konuşmalarının arasında girdim. Ben girer girmez gevrek ve çay geldi hocalara. İçeride 1 bayan 2 erkek hoca vardı.
Hangi okuldan mezun olduğunu liseyi nerede okuduğumu !liseyi derece ile bitirip bitirmediğimi! sordular.
Çalışmak istediğim alanın ne olduğunu ve ardından hemen "1. izomorfizm teoremini" sordular.
Doğru bir şekilde cevapladım.
Sonrasında erkek hocalardan biri gama fonksiyonu nedir dedi.
Karmaşık düzlemde genişletilmiş gama fonksiyonu, renklerin olduğu yollar alanları veriyor.

Gama fonksiyonunu tam olarak anlatamasamda integral hesabının nasıl yapıldığından bahsettim. Sonrasında baktım ki gama fonksiyonu " faktoriyel fonksiyonunun daha kısa nasıl yapılacağını anlatıyormuş" Görmüştüm ama hiç aklımda kalmamış.

Sonra 1/1! + 1/2!+ 1/3! neye eşittir dedi.

tanım hiç yabancı gelmiyordu. Gayette cevabını çok kez yazmışımdır. Bir yere bağlanıyor bu ama nereye???

Bilmiyorum dedim.

Yan tarafa yaz bakalım dedi n sıfırdan sonsuza x üzeri n bölü n!
Bu neye eşittir dedi.
Bende yandaki şekli göstererek budur dedim.
Peki bu ikisi sonuç olarak neye eşittir dedi.

Bilemiyorum dedim.

e üssü x olup oda xi 1 alırsan onun açılımı değil midir dedi

Evet diyebildim.

Sonra diğer erkek hoca
bana bir lineer denklem yaz dedi.
yazdım.
Ben doğru denklemi yazdım onun istediği lineer denklemmiş?

Matris ile göster dedi.

Doğruluğu konusunda bir karar vermedi olmayacağını anladın sanırım dedi bende hayır hocam anlamadım dedim. Anladın anladın dedi güldüm, güldü.

Sinüs fonksiyonu nedir dedi. Anlattım.
Nerden nereye tanımlıdır, sinx=5 ise x neye eşittir dedi. Yarı yarıya bir cevap verdim.

Sonlandı ve çıktım.

Doğru Kütahyaya dershaneye geldim.
Sabah 8 de derse girdim.

Mülakatların sonuçları ve yüksek lisans kayıt maceraları bir sonraki yazıda.
Şuan bu 3 üniversiteden 2sine yerleşmiş durumdayım...

4 Şubat 2013

İdealistlik ile Enayilik Arası Yolculuklar-2 Karabük Demir Çelik

Yer Karabük Otogar
Saat 06:45
Günlerden Salı
Otogarda karabüklü arkadaşımla buluştum. Saat çok erken olduğu için ve 12 saat yolculuğun ardından da biraz uyumak için arkadaşın evine geçtik.
Biraz muhabbeten sonra hemen yattık.
Sabah uyandığımda saat 9 du. Arabayla Karabük Üniversitesinin kampüsüne gittik.
Erken geldiğimiz için yine kampüste gezindik. Sonra mülakatın olacağı salona geldik. Sınava girecek diğer matematikçi arkadaşlar hemde arkadaşımın arkadaşlarıydı.

Biraz muhabbet sonrasında sınav başladı süre 2 saat soru 10 tane şıklı sorular vardı mesela 1. sorunun 3 şıkkı vardı 1ini yaparsan 2 ve 3ünüde yapmak zorundasın 10 şıklı soru vardı biz sadece 5 tanesini yapacaktık.
Alanım olan cebirden hemen daldım...
Sınavın bitmesine 5 dk kala 3. kağıda geçmiştim.

Sınav sonunda hocalar saat 1 de tanışma toplantısı yapacağız deyip öğle arasına çıktılar.

Saat 1:05
Yer: Karabük üniversitesi toplantı odası.
Hocalar önce kendilerini tanıttı sonra bizlere nereden geldiğimizi hangi alanda çalışmak istediğimizi ve memleketlerimiz oturduğumuz yerler gibi sorular sordular ve not aldılar.

Ben biraz doğru biraz yanlış Karabüğe yerleşmekten bahsettim.
Sonra hoca ile yüz yüze görüşmemizde aynı sorun gündeme geldi.
Bende yerleşeceğimi söyledim.
Sınav performansına göre ilk 5 e girersem çalışabileceğimizi söyledi. Bende görüşürüz deyip çıktım.

Sınav sonrası arkadaşın evine gittik. Bildiğin akşama kadar uyuduk. Uyandığımızda saat 6 idi. Akşam yemeği yedik dışarı çıktık Karabüğün puslu havasınında tadına baktım, Kardemir'in o eski ama düzenli yerleşimini gördüm.
Karabüğün istiklalini gezdim.

Akşam erkenden eve geldik tv seyrettik ve sabah 5 te otobüse yetişmek için saati 4:15 e kurarak yattık.

2 Şubat 2013

İdealistlik ile Enayilik Arası Yolculuklar-1 Ege Üniversitesi Yüksek Lisans Mülakatı

Yazmayı planladığım için telefonuma taslak olarak kaydettiğim ve yazmak aklıma geldiği şu anda sildiğim şeylerden bahsetmek istiyorum.

İdealistlik ile Enayilik arası otobüsle ne kadar sürer otomobille ne kadar, hepsini geçtim ben kendi taşıtımla bu yolu ne kadar zamanda alırım?

Soru açık, karmaşık olan soru değil cevabını aramak.
Felsefenin temelinde yatan soru sorma eğiliminden yardım alınarak cevaplanabilecek ya da geçiştirilebilecek bir soru bu.

Açıklamalar ise sonrasında geliyor.
Günlerden 28 Ocak yer İzmir Ege Üniversitesi Kampüsü
Fen fakültesi zemin kat toplantı odası
Fen bilimleri enstitüsü matematik anabilimdalı için açtığı yüksek lisans için mülakat tayım.
Başvurduğum alanda bir 'arkadaşımında' yardımı ile tek kişiyim kontenjan ise 2 kişilik.
Sonuç mu?


Mülakata ilk ben girdim kıyafet takım elbise.
Saat:10.05
Önce başvurduğum alanın adı'cebir' nedir dediler.
Anlata-bildiğimce dilim döndüğünce anlattım.
Sonra cebirci olduğunu düşündüğüm bayan hoca sorulara başladı.
Alanla alakalı olanlar bilirler ideal halka grup teori çalışılıyormuş egede.
Sorular hep oradandı. İdeal nedir, idealden halka türetilebilir mi, maksimal ideal, asal ideal, 1. izomorfizm teoremi, normal alt grup, çekirdek...

Çekirdek 1. izomorfizm ve ideal soruları haricinde diğerlerini sözel cevapladım ki çok laf kalabalığı yaptığımı düşünüyorum o ara.
İçeride yaklaşık 15 dk durdum. 12 tane öğretim üyesi karşısında ilk kez ne bildiğimi anlatmıştım.
Hepside profesör unvanına sahiplerdi.

Sonuç olarak ege mülakatı sona erdi ve ertesi gün Karabük Üniversitesi.
İzmir'den akşam saat 6:30 da Karabük'e direk otobüs vardı ona bindim. Yolculuk teoride 12 saat gerçekte 13 buçuk saat sürüyor.

29 Ocak saat sabah 7.30
Yer Karabük otogar.
Mülakat saati 10:00
Mülakat tipi yazılı.
Ön hazırlık 'evet yaptım'
... Çok yakında.