6 Mayıs 2013

O değil de!

Sana yine aynı yerden yazıyorum sevgili blok.
Yer yine Ankara üniversitesi kütüphanesi.
Günlerden pazartesi saat ise 13.28


Biliyorsun ben çok düşünen az konuşan biriyim sonuç olarak o kadar çok şey düşünmüş ve hiç konuşamammış olmaktan resmen içeri patlıyorum. Stress bu olsa gerek.

Kafam iyi olunca yemek yiyorum, kitap okuyorum, muhabbet ediyorum ya da her neyse.
Sonuca bağlanmamış ya da stabil halde durmayan her şey beni bir yerden gıdıklıyor. Takıntılıyım fakat bunun farkındayım :)

Takıntılı olmama takmış durumdayım. Sorguluyorum sonra neden sorguladığımı sorgulayacak duruma geliyorum. S.ttr et diyorum sonra sttr edince ne oluyor merak etmiyormusun sanki diyorum.

Sonuç olarak yine kendi içimde saçmalıyor ama sağlam kararlar almama yardımcı olan bu süreci yaşıyorum. Yapacak pek bir şey yok anlık eğlenceler beyin hücrelerimi sinaptik etkileşimden kurtarırken bende onların bu dalgınlığından yararlanıp yemek falan yiyorum.

Kendi kendine mutlu olabilen bir insan olarak birisiyle mutlu olmaya başlayınca işleri yoluna sokmak yani yine kendi kendine mutlu ama bu mutluluğa birini dahil etme hali sıkıntı yaratıyor.
Vakit geçirmek güzel, bu güzellik alışkanlık yaratıyor ve olmayınca sanki mutsuzluk hissi veriyor.
Galiba en iyisi oluruna bırakmak ve nasıl içinden geliyorsa öyle davranmak diyip kaçıyorum. 
Sana yazarkende sıkılmaya başladım sevgili blok.
kib.

Hiç yorum yok: