28 Ekim 2011

Cumhuriyet Bayramı Kutlamaları

29 ekim Cumhuriyet'in ilanının kutlamasıdır, ne eğlence amaçlıdır ne de acıları unutmak, o yardımları ulaştıran kızılayı, ve koordinasyonu yapan devlet organizmasını oluşturan, halkın kendi kendisini yönetmesini amaçlayan, halka yönetimde tüm yetkiyi verecek kişiyi belirleten bir yönetimin ilanının kutlamasıdır. Cumhuriyet bayramı kutlamalarını iptal etmek her ne sebeple olursa olsun yönetim biçiminden rahatsızlık duymak demektir. Belki ülkenin zayıf yapıları depremlerde yıkılabilir fakat 29 Ekim 1923'de kurulan "inşa edilen" Cumhuriyet daha çok uzun yıllar ayakta kalacaktır.
Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun.

8 Ekim 2011

Başlıksız Kırmızı Kız

Meşhur sosyal paylaşım platformlarından bir tanesinde haftalık gezilerden birini yaparken bir videoya rastladım. 4 yıl önce tanıdığım o zamanlar çok sağlam alkol alan bir arkadaşım ki kendisi şuan yeşilay gönüllüsü :) videoda ZAZ-je veux yazıyordu bu ne ki la dedim tıkladım. İnternet hızımın düşük olmasından kelli 2.34 lük video 5 dk ya hazır hale geldi. Sokak ortasında dırıtı dırıtı diyen bir kız var ufacık bir gitar birde violansel (violans rot-balans). Tek kelimeyle bayıldım. Sonuç mu hemen sosyal olarak paylaştım torrentten bütün şarkılarını indirdim kulaklarımda çınlayasıya kadar şarkılarını dinledim.
Bizim sınıfta vardı birisi ben ona benzediğini düşünmüştüm hafiftende muhabbetimiz başladı. Şıp sevdiyim ya tabi hemen olaya yan gözle bakmaya başladım. Fekat hanımefendi uzun metrajlı bir ilişikten yeni ingore olmuş.(bkz. türkçe katledimine alternatif yaklaşımlar"onlara kızmayın")

Neyse efendim ben zaz ile özdeşleyince bu kızı tam bombk oldu her şey. Artık zevk aldığım şarkıcının müziğini her dinlediğimde o aklıma geliyor. Ha zoruma giden şu ben bu kadının şarkılarını böyle bir olayla bağdaştırmadanda sevebilirdim ama kısmet böylesineymiş.

Nerden aklıma geldi bu hemen anlatayım, Zaz 23 Ekim'de İzmir Arena'da konser verecekmiş. Bense öyle konsere falan ayda yılda bir giderim. Tam dedim benim ayarım. Gel gelelim derslerim var bitirme tezim var kpds var dershane var özel dersler var o arada konserde bedava değil. Sonuç olarak kendi kendime anket yapmaya başladım her gün bu soruyu soracağım kendime. "Seko olum sen Zaz konserine gidicekmisin?" 10 gün sonunda oluşan durum kararımı vermede bana yol gösterici olacak.

Altın berber erkek kuaför salonuna halk eğitimden kız çıraklar geldi bugün ben ordayken başımı yıkadılar çok fena huylandım, annemden başkası yıkamamıştı başımı. Denek mi oldum şimdi ben?

Bilinen uzaklık kavramı ve metrik!

Okul kantininde çalışan ve oradan sorumlu olan birisiyle konuştum bugün bardaklarınıza ve tepsinize reklam alırmısınız dedim. Gömeriz onları kaç tane getircen pet bardak ben 1000 tane gömüyom burda bütün gün dedi. Hayırlı işler dedim 20bin bardak verip 200 tl almayı planlıyorum bakalım kısmet.

Babam emekli oldu kardeşime artık para sorunu çekmeyeceksiniz dedi kredi kartımın limitini doldurmakta gecikmedim ama adam gitti limitten 100 tl fazla ödeme yaptı karta. Limitim arttı resmen.

Final dershanesinde etüterliğe başladım amaç tecrübe kazanmak ve evde yatmamak.

Önümde kpds ales üds var girip girip çıkıcam sonrada ver elini yüksek lisans 81 ilimin güzide illerinden birinde araştırma görevlisi olursam şaşırma sevgili blok.

Gönül işlerinde ise tık yok, ha içimi gıcıklıyor kimileri ama uğraşmamaya karar verdim. Tezimi ingilizceden akademik çeviri aldım babayı tuttum. Tercümana sordum ne kadara yaparsın diye 275 tl dedi yani düşünün ben bu tezi kendim yapıcam ve 275 tl kara geçicem. Yanlış anlaşılmasın kendim çevirmeyi düşünüyorum tezi tercümana vermeyi değil.

Önümde zaman var ama acelede etmem lazım 12 sayfa uğraştırırsa zor bitebilir. Hocanın asistanı her gün 1 saat baksanız dedi :D Aslında doğru yani her gün 1 saat baksam tez konusunu anlar çalışır sonra ingilizce anlatımınıda anladığım için çeviride problem yaşamam.
Bir telin titreşimini diferensiyel denklem haline dönüştürüp 45 dk susmadan ders anlatıp sonrada bunları aklınızda tutmak zorunda değilsiniz ufkunuzu genişlettim dersen hocam bi ara verelim der kantinde oturur aradan sonra derse gelmem hocam. Ezdin bütün sınıfı yedin tahtaya bakmaktan gözlerim kamaştı.

Koray hoca çok değişmiş odasına girip hocam böyle böyle bir sorun var napalım nasıl yardımcı olursnuz dediğimiz adam şimdi merhaba hocama cevap vermiyor.

Neyse sevgili blok ara ara gelip sana yazacağım.

Mesela metrik nedir biliyormusun?
Bölüm başkanının ilk kez bu dersini severek dinledim.
Şöyle ki;
Metrik denen olgu fonksiyon dizilerinin veya dizilerin yakınsaklığında kullanılan uzaklık belirtgecidir.(özel tanım) (Reel sayılar için)
Eğer ki tanım kümemiz reel sayılardan büyükse işler değişiyor bu durumda işin içine yeni metrikler giriyor yani tanım kümesi reel sayılardan farklı sayılar içeren fonksiyon dizilerinin yakınsaklığını bulmak için metrik kullanılıyor mutlak değer fonksiyonu bunun özel bir hali uzaklık metriği olarak geçiyor. Sayılar algılarımızı aştığı zaman yani 2+i gibi bileşenli hale geldiklerinde uzaklık kavramı artık değişiyor bunu bulmanın yolu ise mucizevi yöntem metrikten geçiyor.

Neyse daha fazla ayrıntıya girmeyeyim kafan karışmasın sevgili blok... Öptüm.

10 Eylül 2011

9 Eylül ve İzmir Fuarı

Sevgili blok dün 9 eylüldü malum İzmir'in kurtuluşunu kutladık falan filan.

Evde kös ve kös otururken ısrarkeş babam aradı ve hadi ben bugun çalışmadım gel fuara gidelim dedi. İlk başlarda binbir bahane üretsemde sonunda evde oturunca napacan çık işte yorulur erken yatarsın dedim kendi kendime ve çıktım.

Bindiğim otobüs tam bir hurdaydı fakat fuarda büyükşehir belediyesinde halen çalışan ne bmc otobüsler gördüm aklım hayalim durdu. Bu otobüslerin sefer yaptığı semtlere taşınmaya karar verdim o an.

Bir vinç var yanında kot bir şort giymiş hostes.
Bir ambulans var yanında siyah mini etekli bir hostes.
Bir tekne var yanında uçuşan pufidik kısa etek giymiş bir hostes.
Bir ben var yanımda kumaş pantolonlu babam.

Kütahyada gerçekten gözüm kararıyor benim. İzmir'i özlediğimi o rahatlığı özlediğimi fazlasıyla hatırladım. İzmir'in kızını güzel yapan rahatlığı aslında. Gösterdiği bir tarafta yok sadece kapatayım diye uğraşmıyor kasıntı olmuyor rahat oluyor gözel oluyor. 9 Eylül gecesi bir kaçı hariç fuar alanındaki kızlara sevgilerimi ve saygılarımı sunarım.

Konserde Bengü vardı. Göğüslerine silikon mu yaptırmış dedim içimden sonra internetten baktım harbiden öyle bir şey var. Hayır son gördüğümde o kadar belirgin değillerdi. Çıtıpıtı kız olmaktan çıkmış kadın olmuş Bengü'müz. Ardından Levent Yüksel vardı konserde onuda orkidenin standında oturup fabrika görüntülerini izleyerek dinledim. Ne güzel makina yapmışlar ya dolduruyor falan bantlıyor kutuluyor kağıt yapıştırıyor cırt kamyona :D

Neyse fuar geçen sene gitmediğim halde oluşan heyecanın yarısının bile hissettirmedi bana. Aziz başkanı gördüm Bengü'ye bir demek çiçek verdi. Güzel yaptı çiçeği kendisi verdi kimseye getirtmedi ha okul müdürü imajı çizdi gibi ama protokol imajından sıyrılarak bir bayana çiçek vermesi güzeldi.

Bitti bu kadar.

9 Eylül 2011

9 Eylül

Bugün 9 Eylül.
Günümüz kutlu olsun İzmir gereçekten bir kez daha sevdim seni :)

30 Temmuz 2011

Annemle giderdim pazara,bu kıza kadar !?!

Süper ya süp süper izlediğim en iyi dizidir arkadaş şu Leyla ve Mecnun,
Kraldır trt konuşturmuştur kalitesini sonunda :)



Leyla ile Mecnun - Klip - Bu Kıza Kadar cramify

Bu kıza kadar. Laps laps laps

29 Temmuz 2011

Yazıcıdan çıktı almak?

Muhtarlıklar nüfus kayıt müdürlükleri ilçe nüfus müdürlükleri falan filan hepsi boş muhabbet ben size diyeyim. Kps diye bir şey yapmışlar hepsi bütün bilgilerime ordan erişiyorlar fakat aralarında belge taşıyorum anlamış değilim. Yani bi müdürün imzasının bizim mahallenin muhtarı tanıyacak ha diyecek cemal imzalamış nasılmış sordun mu halini hatrını. O kadar saçma bir hal almış bu nüfus kayıt işi.
Az daha ceza yiyorduk durduk yere. Sebep muhtarımızın kaydı yaparken tarihi 5 gün erken girmesi. Sonuç ise bize kayıt için verilen 30 gunun geçmiş olması. Nüfus müdürlüğünden belge almaya gidiyorum küt cezanız var diyorlar. Sağa bakıyorum güvenlik sola bakıyorum dairenin memuru gözüme bakıyorlar ödeyecekmisiniz diye sordu biri. Bende 50 kuruş var. :)

Dedim ne cezası saçmalamayın yok benim cezam falan. Dediler kaydınız gecikmiş. Nasıl olur muhtardan belge aldım kaydımı yaptırdığıma dair hemde 10 gün bile olmadı 2 evrak arasında diyorum. Halbuki 26 gün olmuş. Sonra muhtar arandı muhtar onayladı belgeler 5 gün erken girilmiş dedi. Bendende 5 tl alındı tekrar belge kaydı için. 5 tl yi ise kredi kartıyla ödedim. Kredi kartı yok deselerde bendede para yok deyince yaptılar bir şeyler oldu bitti.

Bugun kardeşimin üniversite tercihlerini yapmaya internet kafeye gittim. Bi baktım banka hesabımda 8 tl elimdede 50 kuruş var. İnternet kafede kredi kartı geçmiyor banka 10 tl ve altını vermiyor. Naptım bilin bakalım.
Kuruyemişçi vardı yan tarafta ordan 5 tllik kaju aldım dedimki usta 8 çek 3 tlsini bana ver
--öyle olmaz hemşerim ben bu parayı 1 ay sonra alıyorum.
-ya nakitim yok bu parayıda çekemedim bankadan 3 tl zaten veriver işte.
--nereye vercen sen bu parayı?
-yanda internet kafeye vercem.
--tamam ben veririm tanıyorum onu ne kadar vercen?
-1 tl yeter o zaman kajuyu 7 tl yapda agız tadıyla yiyelim.
--iyi söyle yan taraftan al paranı de anlar o
-tamam.

Kaydı yaptım yzıcı cıktısının aldım dedimki ne kadar borç 1.25 dedi. Tamam dedim yan taraftan kuruyemişçiden alcakmışsınız parayı. Tamam iyi bakalım dedi bende çıktım.

İnsanlar aslında iyidirler. İsteyerek veya bilere kötülük yapmazlar. Bugün bu çıktı ortaya :)

26 Temmuz 2011

Evlenme berberi


Anlamakta zorlandığım fakat kendimi onların yerine koyunca anlarmış gibi yaptığım olaylar etrafımda gerçekleşmeye başladı. Az önce 1 yıldır jilet deymemiş yüzüme jilet vurdum. Kısaca sakalımı kestirdim. Sinek kaydı hesabı. Saçlarıda kısalttırdım köye gitme ümidiyle ama inanın ne kadar ciddiye aldığımı bilmediğim bir ilişkinin bitişi ardından saçma sapan bir sıkıntı var üstümde.

Neyse atarım elbet bunu. Asıl anlatmak istediğim şudur. Berbere gittim içerde berber (yılmaz abi) yoktu. Hemen aklıma karşı tarafta öğle yemeği yiyebileceği geldi baktım bakar bakmaz gördü elini kaldırdı geliyom diye bağırdı etrafa bir kaç piriç saçarak. Keşke seni böyle görmeseydim yılmaz abi.

Sonra biraz bekledim içeri 55 60 yaşlarında bir kadın girdi. Yılmaz yok mu dedi. Her ne kadar anneside yılmaz abiye yılmaz diyebileceği gibi ben o kadının yılmaz abinin kayınvalidesi olduğunu anladım. Elinde bir poşet vardı kesin içindede yemek falan vardı.

Yılmaz abi beni 10 dk dır bekletirken kadın daha sandalyelerden herhangi birine oturmadan geldi. Kadın oturmadan ben kalktım ve saç kesmesi için koltuğa oturmuştum bile. Neyse kadın ilk cümlesine Yılmazım diye başladı bende nasıl bir mutluluk haha haha ha dedim lan bildim bizim yılmaz bunun kızıyla evli.
Yılmaz abiyle eşi hakkında biraz konuşmutuk ama şöyle
Ben ilk üniversiteyi kazandığım sene bana nereyi kazandın diye sormustu bende Kütahya deyince aa dedi benim nişanlımda afyonda kütahyada kuzeni okuyor onun geçen yıl oraya gitmiştik falan dedi. Sonra her yanına gidişimde saçım sakalım bir birine karışmış vazıyette olduğundan hep derdi yahu şu güzelim tertemiz yüzlü gençler üniversiteye gidince saçı sakalı koy veriyor her tarafları kıl tüy oluyor derdi.
Uzatmayalım...

Kadın yılmazımda yılmazım diyor devamlı. Anladığım kadarıyla bizim yengenin 1 erkek ve 1 kız kardeşi var. Erkek kardeş yengeden büyük kız ise küçük. Bunun ise bizim yengeye 2 numara denmesinden anladım. Yengenin adı hiç geçmedi bu arada.
Kadın en ufak kızdan dertli ali diye bir nişanlısı var kızın ama çocuk sanırım kızı tam olarak tavlayamamış yani kız naza çekiyorda olabilir. Kadınn bir konuşmaları vardı yani çok garibime gitti. Oğlanın annesi babası falan herkes gelip gıdıyor birbirine tam dünür durumları yani. 2 gün önce gelmişler anasıyla babası oğlanın gelin gıza sormuşlar kızım gönlün yokmu bak hem bizi hem aliyi üzüyorsun falan demişler. Ya he de bilelim işe koyulalım ya da yok olmaz de bilelim demişler. Kızda ne evet ne de hayır demiş bunlara. Donörlerde baka baka dönmüşler evlerine.

İşte bunları falan almıyor benim aklım yani bu anne baba bunu soruyor yani kızın ogullarıyla birlikte olup olmayacağına şüpheliler ve bunu soruyorlar alacakları cevaplarada hazırlamışlar kendilerini fakat kız yok canım olurmu öyle şey tabiki evlenicem dese ne kadar tatmin edici olacak onu anlamıyorum ben. Yani kız tarafı oglanada boyle bir şey sorsa fikrim aynı olurdu. Kızın annesi lafın arasında bir yerde yılmaz abiye 'aliye diyom o kadar şunu şunu sever şunu şunu yaparsın şuraya götürürsün, sen ne biçim insansın bi tavlayamadın bizim kızı ben anlamadım seni' diyor. Bu arada kadın o kadar çok bağırıyor ki konuşurken tvnin sesi %50 deyken bile bastırıyor dükkan kadının sesiyle çınlıyor yani.
Yılmaz abi evin büyük damadı olmanın ve yerinide garantilemiş olmanın verdiği gururla bütün rütbesini kullanarak anneye veriyor şırıngayı fikri. Empozişın bu olsa gerek. Kadın yılmazının ağzına düşüyor ne dese ha yaşa aslanım bende senle aynı fikirdeyim dedi bir ara hiç yakışmadı o kadının ağzına ama dedi. Hatta daha farklı şeylerde söyledi. Sempozyumda falan sandım kendimi bir an ama yılmaz abinin kulağımı ispirtolu pamukla yakmasıyla kendime geldim.

Sonra bir sessizlik oldu ben sadece hem saç hem sakal, saçlar kısalcak baya 3 numaraya yakın olsun, sakallarda jiletle al abi yanaklara sirde yapıver. dedim o kadar.

Yılmaz abi sonlara doğru artık annesine pelin (en küçük kız) sana bir şey anlattımı bu pazar günüyle ilgili dedi. O da yok ne olmuş dedi. Ben sana bir şey anlatcam ama anlattığımı kendisine bile söyleme dedi. Annede içerde benim olduğumu ve yılmaz abinin olayı bu yüzden anlatmadığını ne ara anladıda tamam oglum tamam alıştım zaten ben olaya hır güre dedi. Ben bile anlamadım lan yılmaz abinin içerde müşteri varken o olayı anlatmadığını. Ben susuyordum ki kulağımı kessen o usturayla annecim bi müsade ette yılmaz abi canımı almadan bitirsin şu traşı. Teyzeea kes traşı dicektim az daha...

Ben çıkarken teyzeye ve yılmazına hayırlı işler dedim çıktım. Kadın ben daha kapıyı kapatmadan ağzından pazar lafının koy verdi. Dedim keşke içerde kalsam biraz daha çok merak ettim. Pelin acaba pazar günü ne yaptı veya ne söyledi yılmaz abiye. Aliyle mi alakalıydı acaba? Yoksa başka biri mi vardı? Ya da ya da en kötüsü ama allahım pelin depresyona girdi ve aliden ayrılmayı mı düşünüyordu ali onu artık anlamıyor sorunları absorbe etmiyormuydu işte bu sorular cevapsız kaldı bende sağıma soluma ve tekrar sağıma bakarak karşıya geçtim duş aldım hemen oturdum bilgisayarın başına yazdım bunları şimdide bitti...

25 Temmuz 2011

Hay attan kareler!

Sevgili blok.
Üniversitede okumaya baslayalı 3 sene oldu. Şuan alttan 1 dersim ve 2.89 ortalamam var. Amacım akademik bir kariyer yapmak. Özellikle Cebir konusunda uzmanlasmak ve kriptografi anabilim dalında ilerlemek istiyorum. İlk yapmam gereken ales ve üds sınavlarından 80ve 60 üzerinde puanlar almak. Son ales sınavından 79 aldım :) Üds (üniversitelerarası kurul dil sınavı) ise hiç girmedim. Bu gündan sonra kalan günler içinde ve ramazan boyunca ingilizce çalışma planlarım var. Çalışıp bu 4. sınıf bitmeden sınavlarla aramı düzeltmem gerekiyor. Bir yandanda bunlara hazırlanırken deneyim olması bakımından dershanelerde etüterliğe başlamam lazım. Özel ders öğrencisi bulmam ve maddi gelirimi az da olsa dengelemem lazım.

İnsan okulda son senesine girince düşünüyor bitirince ne oluyor. Etrafımda kimi insanlar matematikte para çok kimi ise bizim oglan mezun oldu evde oturuyor diyor. Ne olacağını neyi amaçladığını bilsende ister istemez insan diyor ki la bende ya evde oturanlardan olursam ya da evde o adamlar evde oturduklarına göre demekki zor yani iş bulmak vs. Garip aslında ben durup dururken iş bulurken Kütahya'da evde oturmak imkansız gibi gözüküyor.

Sonuç olarak amaç;
Not ortalamasını 3.15in üzerine çıkarmak,
Ales ve üds sınavlarından 90 ve 65-70 almak,
Dumlupınar üniversitesi-Osmangazi üniversitesi-Adnan Menderes Üniversitesi-Pamukkale üniversitesi-Ankara üniversitesi-Ege üniversitesi-Dokuz eylül üniversitesi gibi üniversitelerin arştırma görevlisi alımlarına başvurmak ve herhangi birinden kriptografi (özellikle ankara) alanında yüksek lisansa başlamak olacaktır.

Sevgiyle kal sevgili blok...

14 Temmuz 2011

Dimbilik dümbülük

Sevgili ve saygılı blok. Göz görmeyince gönül katlanırmış atasözünü gerçekten merak ediyorum hangi durumda bana uyacak. Ya hep uzaktan oluyor ya da hiç olmuyor. Garibim biraz ben bu ara. Evdeyim nette baglattım oyun oynamaya basladım asosyal oldun diyorlarda normal hayattakinden daha çok insanın adının biliyorum nerdeyse oyunda.
Gerçek hayatta bile görüşmeye başladım oyun arkadaşlarımla ta Edirne'den adam geldi İzmir'e oturduk konustuk yemek yedik falan yani asosyallik mi ben tam çözemedim. Ayrıcada çok sağlam kafa dagıttırıyor. Hem böylece teknolojidende kopmuyorum okuldayken 2 ay geriden takip ediyordum teknoloji bültenlerini.

Yeni forumlar buldum,yeni teknoloji blogları var okudugum. Kişisel yazılardansa Beyn okumaya basladım eskilerini niyeyse adamın gün içinde naptıgının okumak hoşuma gitmeye basladı napmıs acaba bugün diye girip okuyorum cıkıyorum.

Telefonumun silme tuşu bozuldu artık hiç bir şey silemiyorum. Değiştirmicem telefonu böyle kalsın
Gece 4 te yatıyorum öglen 1 de kalkıyorum falan leyla ile mecnun var on numara izle derim sevgili blok. Hadi öptüm göbüşten...

12 Temmuz 2011

Dondürma dondürma dondürma enfes panda

Twister yedim bugün algidadan oh olsun pandaya bin basar bu.

Haydi panpalar eğlenceyi maxlayalım...

8 Temmuz 2011

Yazgıymış!

İnanmıyorum yazgıya falan... Onu yaratan da, şekillendiren de bizleriz.

Benim yazgım kendi çizeceğim yoldur!

O yolda beraber yürümeyi kabullendiğim insanı da kimseyle paylaşamam ben...

YAZGIYA BİLE KAFA TUTACAK KADAR YÜREKLİ... Özgürlüğe âşık!

Dandini dandini

Ulan blok senin bir benzerini yapmıştım ben sana sormadan. En değerlime verdim onuda adıda dünlük. Senin gibi hayta değerbilmez değil çünkü onun yazdıklarıyla dolu orası. Kızmadın dimi bana sen hala benimsin küsme olum lan tamam o dünlüğü senden çok seviyor olabilirim.

"Dünyada bir çox insan var. Bezisi duygulu bezisi duygusuz, bezisi qorxulu bezisi qorxusuz. Bezisi aglayib bezisi gülür amma gozelliklere ve xosbextiye layiq olan bir insan var o da indi mesajimi oxuyur..."

Lan blok ne adamım ben ya. Yıllardır her gören aa ne uslu çocuk derdi bana dedimki olum bu kadar usla fazla yaşamazsın sen biraz uçarı ol hayta ol. Olmaya çalıştım bir kaç yıldır biraz daha sosyal bir insan olmaya çalışıyorum. Hani alışmadık götte don durmaz misali olmuyor sanırım saçmalamakla sakin kalmak arasını bulamıyorum. Kendi kendimeyken sakin onunlayken saçmalıklar silsilesi izliyor birbirini. Lan olum ayakkabısını çıkardım ya. Evet bencede çüş. Hani ne akla hizmet dimi.
Hiç bilmiyorum blok.
Ama çok seviyorum lan ayakkabısnı falan alırım dedim galiba ne bilim anlam veremedim.

Neyse blok ben şimdi biraz batırdım ortalığı onuda üzdüm dolaylı olarak bende üzüldüm. Onu da kendimide toparlamam lazım dualarını bekliyorum sevgli blok...
Karanfil sulamam lazım senin anlayacağın o her ne kadar o her ne kadar senden uzaklaştığımı hissediyorum ben desede ben ona sormadan kendimi ona o kadar çok bağladım ki anlatamam...

Bide hakediyormuşum öyle söyledi :)

6 Temmuz 2011

Kompleks analizden kalmanın dramı!!!

Şoke şok şok şok kompleks analizden kalarak 175+175 yerine 750+750 ödemeye mahkum edildim. Eğitimimin bu kadar pahalıya mal olmasını sağlayan sevgili meb kurmaylarına ve siz sevgili vergi verenlere tesekkürü ve hsssktiri bir borç bilirim. Blok kafam bozuluyor ya 34 almışım kalmışım 6 puan la 6 puan ne kadarsa hocaya elden vereydim parayıda geçeydim :D Sinsi sinsi güldüm be iyi fikirmiş aslında...

Yaz okulundada dersi kolay hocaya vermişler oha dedim ya oha şansa bak arkadaş. Parayı veren düdüğü çalıyor ama düdük kimin ona bakan yok çalınan hep aynı düdük. Para hep aynı yere gidiyor. Neyse bu sistemin içine girince bunlara bir çözüm getircem nah burdan söz veriyom 40 geçme notuysa adını yazana 55 vercem yeterki okumak bu devirde ucuz artık desin birileri. E biliyorum pahalı olduğunu ne yüzüme vuruyorsun.....

İlişikteki kişiylen bağlar sağlamlanıyor fakat hani üst katta otururda yinede çıkıp göremezsin beraber olamazsın ya aha öyle bir durum. Yürüyüş mesafesiyle yarım saat uzagımda ama görüşmek için bankaya teminat göstermek gerekiyor, vize almak gerekiyor falan fişmekan.
Gömdüm say öptüm bay blok...

22 Mayıs 2011

Duygulu Blok

Sevgili blok yine bir final dönemi ve yine sen aklıma geldin. Dedim bi ne var ne yok bakayım blokta. Her zamanki gibi ecnebi istilasına uğramışsın. Hayırlı bir ziyaretçin olsa zaten şaşardım.

Her neyse bu dönemler iyi gelişmeler var hayatta, olmayacak dediğim şeyler olmaya başladı. Ne gördüklerime inanıyorum şu ara ne yaşadıklarıma. Aklımda tek şey tek kişi var. Sanırım ordada durum böyle. Biraz mesafe var aramızda ama problem olmuyor en azından şimdilik. Arnavutça aşk şarkıları söylesem anlarmı beni blok. Veya fındık toplasam ona memleketinden.
Yanılmıyorsam seviyorum ben onu :)
Duygulanmaktan başka bir işim yok şu final döneminde. İlk kez 10bin sms kullanmaya başladım anasınıda ağlattım afedersin kaç kaldı bilmiyorum. 3 yıldır girmediğim msn e girmeye başladım sırf yüzünü göreyim diye.

Sonum hayır olsun sevgili blok...

Cebir,diferensiyel geometri, komplex, topoloji, nümerik, seçmeli sınav takvimi formasyon sınavlarının tarihini bilmiyorum ve o sçtığımın formasyonunada 250 tl daha bayılacağım içim acıyor...

1 Nisan 2011

Zaz senin için söylüyor

Sevgili blok naptın nassın...

Dışarda yağmur yağıyor ben evde boxerla oturuyorum. Bu arada vizeler hala devam ediyor. Biri çok kötü geçti 20 alsam iyidir. Diğerleri gayet güzeldi...

Artık eskisi kadar yazmak gelmiyor içimden konuşmaz, ses vermez bir adam oldum. Bu matematik beni sadece düşünmeye kısacası en iyi yaptığım işi yapmaya sevketti beni. Ne zaman oldum tamam matematik benimdir artık dedim o zaman yazmaya başlarım herhalde.
Şu ara devamlı soyut düşünüp saçmalıkla gerçekliği birbirinden ayırıyorum. Her şeyin kesin bir sonuca bağlanmasını bekliyorum adeta 1 ve 0 den anlayan işlemci gibi. Ama sosyal hayat öyle yürümüyor sevgili blogger. Sosyal hayat burda yazmaklada yürümüyor a.q
Sosyal hayat yürümüyor, yürüyen merdivenler blok.

Zannımca devre yakmak üzereyim sıcaklığım arttı. Yemek yapmaya çok fazla merak sardım blok yaptığımı yesem kilo alacam o da yok. Hep deneysel takılıyorum mutfakta. Evinde suyu kesik apartmanın sıcak suyunu kullanıyoruz tonu 3 tl. Valla açık söyleyeyim normalden daha az ödüyoruz :) Sadece sıcak olduğundan kullanımı daha az tutuyoruz.

Bu arada bir fransız buldum ki tam dinlemelik.

Zaz-Je veux

O ilk ses kızın ağzındanda çıkabiliyor ve ayrıca Fransa'da yılın şarkıcısı seçildi. Patricia'dan sonra fransız olupta dünyada en çok dinlenen kadın şarkıcı olmaya aday. Benim nazarımda oldu bile.

25 Mart 2011

Saçmalarım Seçmelerim...

Hey hey blog naptın nasılsın...,
Beni hiç sorma vize dönemi gönül yayları gevşedi benim. Evet hiç sorma.
Sanki yoktan var oluyor her şey. Bekle bekle nereye kadar blog sen söyle. Versin bana bir açık kapı ordan dalayım içeriye. Kapıların açık olduğunu anlamıyorum bile. Bilirsin ne derece başarılıyım bu işlerde :)
Neyse blog olur ya gevşeyen gönül yaylarımda birileri nota basmaya başlarsa sana haber veririm. Hayır gerekiyorsa üflemeli olalım farketmez ses çıksında... :)

10 Şubat 2011

Spekülasyon Otomatı


Havada güneş vardı ama onu terslercesine rüzgarda esiyordu sevgili blog.
Seninle yine bir sürü olayla boğuşurken konuşmak nasipmiş. Şuanda bulunduğum internet kafenin sahibi 12-13 sabilere cübbeli ahmet hocanın vaazlarını dinletiyor. Bu internet kafe sahiplerinin kendilerini bir b.q sanmaları beni derinden yaralamaktadır sevgili blogum. Kafeyi açınca sanki kültürleri artıyor gibi hissediyorlar tek yaptıkları kafede hayatının baharındaki gençlerle gırgır şamata yapmak. Kendi gençliklerinde yaşayamadıklarını o çocukların yaşadığını görmek onlara mutluluk veriyor olsa gerek. Kendi dillerini bile yaratıyorlar zamanla burda. Kendi küfürlerini lakaplarını falan yaratıyorlar gün içinde fazla uzun cümle kurup oynadıkları oyunları yarıda bölmemek için.
Cübbeli ahmet hoca romayı fethediyor...
Neyse blog uzun zamandır seninle hasbihal etmedik. Şöyle bi konuşayım dedim seninle. 3. sınıf oldum blog üstten aldıgım 2 derslede 4 sayılmam an meselesi. Ders kaydımıda yaptım fakat yine hiç beklemediğim bir anda yine hiç beklemediğim bir haber aldım. Evet bildin yine ev ile alakalı. Ev sahibim evi satıyormuş ve sagolsun sattığı kişiye evde kiracı var hazirana kadar falan kalsınlar diye anlaşacakmış. Bilmiyorum da 4 yıl okuyacağım 5 ev değiştirmezsem iyi...

Bir diğer mevzu ise gönül işleri. Liseden arkadaşlarla görüştük. Ben tam onlarla görüşmeden önce karar vermiştim kendimi bilime falan adayacaktım. Nihayetinde 1 tane aşık bilimadamı var mı ama. Hah işte ben bunlarla kendimi gaza getirirken özel derslerde öğrencilerede bu aşkı aşılarken bizimkilerle görüşünce işler biraz çalkalandı. Bana birisiyle bir şey paylaşmanın güzelliklerini hatırlatır gibi oldular. Ha bu kararlarımdan onların haberi yok gibi ama yinede konusmaları sessizce dinleyerek pek o taraklara saç atmadığımı belli ettim galiba.

Büyümüşüz blog ben onu farkettim... Artık param yok demek lisedeki kadar kolay olmuyor...
Ziyaretin kısası makbulmüş dediler.

Dediler zamanla hep çökermiş sistemler,
Olsun bana onunla olan ağım yeter,

1 Ocak 2011

Hayatın draması varsa benim Ümit Besen omzum var

Sevgili blog sana bahsettiğimi hatırlamadığım aslında bana çıkacağınıda düşünmediğim bir hediye bana çıktı. Yılbaşından 1 gün önce evde öyle otururkene kapı çaldı. Kargom varmış. Aldım içinden ne çıksa beğenirsin. Birebir dökme kalıp Ümit Besen Omzu :)
Yaklaşık 1 ay önce www.dramalikremalihayat.com adresine "Ümit Besen'in omzuna neden ihtiyacınız var" sorusunun cevabı olarak
"Halısaha da omuz omuza girdiğim mücadelelerde yetersiz kalıyorum ümit abi yetiş... "
cevabını vermiştim. Hiç yapmadığım bir şey olarakta ev adresimden telefon numarama kadar her şeyi girmiştim bilgi olarak.

Kısacası bu yarışmada omuzlanan 25 kişiden biri oldum. Yılbaşı hediyesi oldu bu bana Ümit Besen'den. Omuz içinde elyaf olan, yakasında papyon ve üzerinde ceket, gömlek bulunan birinin omzu. O birinin Ümit Besen olması kuvvetle muhtemel.

Buradan Kazananların Listesine

Resim 1

Resim 2

Resim 3