24 Nisan 2009

Somali'de Bir Gece

bugün o garip rüyalarımdan birini gördüm. Somali'deydim eroin kaçakçılarına karşı devletin tuttuğu bir ajanım sözde. Somali şeriata geçmiş (ki yeni geçti) sokakta başı açık gezen kadınları gidip zabıtalara söylüyorum sonra arkalarından gülerek ha ha ha alın size avrupa alın size özgürlük diyorum. Neyse efendim kadınlara olan kinimi bu şekilde Somali'de çıkarttıktan sonra Somali açıklarında bir yerlerde kaçırılmış (Fransa'dan) bir yat var ve içinde eroin kaçakçılarının en başındaki adam var. Yat 4 katlı ve her katında kilolarca eroin var. Ben gemiye elektrik tamircisi olarak giriyorum. İçerde beni kimse tanımıyor ki normal olarak operasyonun başarılı olması içinde bu şart. Ben sağ salim geminin elektronik aksamlarına ulaşıyorum ama tek yaptığım mavi mi kırmızı mı diyerek tereddütte kalmak oldu. Neticede hiç bir kabloyu kesmeden ayrıldım o havasız odadan sonra yanımda getirdiğim dizüstünde ortamın fotoğrafını çekip Somali adalet bakanına gönderdim. (var mı?) O da anında AİHM e gönderdi ben daha dizüstümü toplayıp yatı terketmeden "the yuesey armi" diyen zenci bir adam sanırım the unit üyesiydi daldı odaya omzuyla e benide tanımıyor tabi herkes ellerini havaya kaldırsın falan saymaya başladı bende kimliğimi açıklayıp sonraki potansiyel işlerden olmaktansa kaçmayı yeğledim. Atladım yatın 4. katından çivileme denize. Yüzmeyide hayvanlar gibi biliyorum. Suya girişim hiç ses çıkarmadı kimse anlamadı suya düştüğümü beni atlarken tek gören eroin kaçakçılarının başıydı ama o da the unit e söyleyemedi bunu çünkü o zenci o adamın bi yumrukla çenesini kırmıştı...
Suya atladım ama su sığmış ters döner dönmez ayaklarım yere değdi. Boğulacağımı düşünüp panik yaptım çırpındım ve yukarı doğru çıkan su kabarcıklarını patlatarak su yüzünde bir hareketlenme olmasını önledim. Denizin dibinden yüzerek olay yerinden 1 km uzaklaştım. (yunustum sanırım o sıralar) Kafamı suyun yüzüne çıkardığım zaman bir de ne göreyim artık Somali açıklarında değil okyanusun tam ortasındaydım. Somali açıklarından fazla açılmıştım. 1 km ben yüzmüştüm akıntının hızıda eklenınce ebesinin şeyine varmışım. Parmağımı yaladım havaya kaldırdım esen rüzgarı buldum ve sırtımı ona vererek kulacımı attım. Muhtemelen fazla yüzersem dünyanın yuvarlaklığından ve konumumdan dolayı hiç kara parçasına ulaşamadan dönerek aynı yere geleceğimi düşündüm ve o esnada uyandım. Uyandığımda terlemiştim ve parmağım ıslaktı :)

Keşke devamını görebilecek kadar uyusaydım diyorum şimdi. Somali'li korsanlar diye film senaryosu yazacam "Karayip Korsanları"'ndan daha fazla tutmazsa gemi kaçırır fidye isterim Hollywood ya da Bollywood'tan :)

23 Nisan 2009

Abu Dabi Hadise'si

Kendimi sarı sayfalara ilan verir gibi hissediyorum buraya yazarken. Sebebi ise internet kafelerin hayrına değilde parayla çalışmaları. Evinde interneti olan ama evde olmayan bir ademoğlu olarak bu yerlere para verdiğimi düşündükçe fena oluyorum :) Yok canım abartmayayım en azından evdeki internetten hızlı :)

Fazla bir şey yazmak istemiyorum yani ayemef İMF %-5.1 büyüme oranı vermişken canım ülkeme daha ne denir ki :) Tören yürüyüşlerindeki uygun adım yürüyüş kaldırılmış lan benim bundan bu sabah haberim oldu.

Abu Dabi'ye taşınıyorum hoşçakalın artık ordan yazacam saçmalıklarımı.
Her aldığım gazetede Hadise var her gün. Ülkede 2 hadise var zaten biri ergenekon diğeri harbi hadise. Kadındaki bacak resmen göze giriyor ya o kadar mı gösterilir bir bacak yani bakmadığım zamanlarda bile (default modda) gözüküyor bacakları hanımefendinin.


Oturalı 1 saat olmuş 80 kuruş bayılayımda kalkayım hadi görüşürüz...

14 Nisan 2009

Kanada doğumluyum annem Sudan'lı babam Bahreyn, Şimdi ise Budapeşte'de oturmaktayız,Yarışmaya evden katılıyorum dil bilmiyorum ama ezberim kuvvetlidir

Sanırım dişlerim ağzıma büyük gelmeye başladı. Damağımı yedim resmen, ısırmayı geçtim kütürt diye ses geldi dişlerimin arasında ezilen damağımdan canımın yanmasıda cabası. Bunlar hep kabuklu elma yemekten oluyor ama vitamini ben kendimi bildim bileli kabuğunda. Mesela vitamini kabuğunda olan başka meyvelere örnek vermek gerekirse muz onunda küçükken kabuğunu dişlerimle sıyırırdım tatsız olurdu ama rengi içinin renginden daha tatlıydı. Soymaya üşendiğime inanmasam patatesinde kabuğuna vitaminli derdim ama patates kızartması kabuklu pek hoş olmuyor.

Haydi rektörler gözaltına diye bir şey duydum :) Bir an bizimkide gidermi dedim ama yok zaten bizimki Gül'lük döneminde "iktidara" geçti. Köşk atadı yani kısaca. O da beni atayanı bende atarım dedi ve gerekli bölüm başkanlıklarına gerekli adamları atadı. Aman fazla uzatmayalım zaten bozuk olan elektronik cihazlarıma el koymasınlar. Ben onlarsız ölürüm metris falan der gelir yani.

Söylüyorum aha burdan şu malum davanın 13. dalgasıda gelecek hatta o yetmezmiş gibi bu sonsuza dek sürecek sonra bi bakmışız malum davada 564. dalga operasyon yapıldı son operasyonda cumhurbaşkanı ve başbakan göz altına alındı. 563. dalgada savcıların kendi kendilerinin evlerini arama kararı çıkarttıkları ve kendi kendileri gözlerinin altına aldıkları bilindiğine göre 564. dalgayı kim başlattı. İşte akıllardaki soru işareti bu sayın seyirciler. Unutmadan hatırlatalım 500. şeref dalgası flash tv nin ana haber spikerini vurdu. Onu özel olarak 500. dalgada aldılar gözlerinin altına ki sansasyon olsun. Uzun araştırmalarımızdan sonra anladık ki flash tv ana haber sunucusunun 500 m(kare) lik bir muz bahçesi varmış. İnanamadık bir daha baktık ve onlar muz değil haşhaşmış :) Asparagas haber ekibi olarak birbirimize bakarak aman allahım dedik. Yanımızda yabancı basın mensubu arkadaşlarda vardı onlar daha holivud vari bir gayretle şaşkınlıklarını dile getirdiler. Shitler havada uçuştu.

Yediğim elmayı tabaksız getirdiğim için odaya her ısırıkta üstünde durması gereken alan daralıyor hep kabuklu tarafını masanın üzerine koyuyorum ama (vitamin kabukta ya) kabuğunu yedikçe nasıl koyacağımı şaşırıyorum o yüzden (siz farketmezsiniz ama) klavyenin üzerindeki elma püreleri yazdıkça daha diplere gidiyor. İhlas temizlik robotu yardımıma koş. İhlas temizlik robotu hızır gibi yetişti yüce yaratıcının kusursuz yarattığı insanın aklını kullanarak yapamayacağı şey yok sayın muhafazakarlar.

Ama ne demiş Thales "paralellik varsa oranlar sabittir"...

13 Nisan 2009

Krizekalılar ve Fısbolcular


Merhaba küresel krizden etkilenmiş ve bir o kadarda ısınmış kürenin insanları. Hepinizin krizi fırsata döndürme planları olduğunun cümle alem farkında. Bırakın bu ayakları uçak düşerse hepimiz ölürüz ya da lost olur 6 sezon karın tokluğuna dizi oluruz. Zamanında Morgül demişti Yes no Yes no reklam olduk loo diye ama pek ciddiye almamıştı bunu Erol Köse. Şimdi biri çıkmış Doğudan doğanım diyor ve ben ne demek lan bu diye sorup duruyorum. Sonra bu krizde küremizin seksi şarkıcısı Murat Boz ortama uyarak "para yok" adlı eserini veriyor türkiyenin video müzik kanalına.
Sponsorlar sizlere sesleniyorum kriz var zart var zurt var deyipte yaptığınız sponsorluk sözleşmelerini yenilemeyi unutmayın özellikle sosyal yardım kurumlarıyla olanları. Unutmayalım ki krizde en çok etkilenenler o sizin sponsor olduğunuz sosyal yardım kurumlarının üyeleri olacaktır.

Her neyse efendim son sözümü Galatasaray Fenerbahçe maçının bahtsız futbolcularına armağan ediyorum. 2 takımın taraftarları bence futbolculara ders vermeli çıksın amigolar oyuncularına desinler ki "ayıp ettiniz" sanırım oyunculara en büyük ceza bu olur. Federasyondan sanmıyorum ki adil bir karar çıksın.

Fitilleri ateşleyen Lugano'dur en fazla cezayı o almalıdır. Takımlara saha kapama cezası verilmelidir.(her ne kadar taraftara verilmiş gibi görünsede maddi cezanın en büyüğüdür) Basında da 2 takımı kınayan bir demeç verilsin TFF tarafından. Hakem anın heyecanıyla soğukkanlı olamayıp 4 5 kırmızı versede verilen kırmızı kart azdır. Ayrıca Lugano'nun takımının(takımımın) atacağı muhtemel bir golu engellemesi benide çok sinirlendirdi elime geçirsem o kafayı ben atardım ona. Maçtan sonraki en düzgün açıklamayıda kendisi yapmıştır o ayrı konu. Polat talihsiz bir açıklamada bulunarak 2 büyük takımı egale etme girişimlerinin olduğunu söyledi. Kıçımla güldüm.
Volkan yine talihsiz bir açıklama yaparak "neden bunlar ali sami yen'de oluyor" dedi. Alakası yok bir Fenerbahçeli olarak en az Lugano kadar Volkan'ıda bu konuşmasından dolayı kınadım. Bi kırmızıda ona verdim ama iyi maç çıkardı...

12 Nisan 2009

Bisiklet Binip Tek sayıların Kuvvetlerini Hesaplayın

Kaçınız bisiklet biniyor ey okuyucu.Tamam ben cevabımı aldım ve sizleri kınayarak,(anlatım bozukluğu yapmamak pahasına) sizlere Kiko Rodrigez'den Aramızda Dağlar var'ını atfediyorum. Cumhurbaşkanlığı bisiklet turu düzenlendi İstanbul'da acaba kapatılan yollara küfür edipte sonra birine sorup ve sonra bunu öğrenenleri saymazsak kaç kişinin haberi var bu organizasyondan. Neden şu saçma sabah koşusu (ardından yapılan ölümüne kahvaltı) o kadar moda oluyorda bisiklet binmek bu kadar önemsenmiyor. Neden dötünü kaldırıpta 2 pedal atmaya üşenen mahalli gençler onun yerine hemen bi (sinek ilacı vazifesi gören) mobilet alıp sokakları dumana boğuyorlar. Mobilet derken aklıma mobidik geldi neyse ne desek boş. Sanmıyorum ki Cumhurbaşkanı bu bisiklet organizasyonunu "çok" ciddiye alsın. En azından kendisini bisiklet binerken bir poz vermesi hem kendi imajı bakımından hemde ülkeye çevreci şucu bucu mesajlar verme amacı güden siyasetçilere de bir yol göstermek için iyi bir jest olabilirdi. Daha önce dediğim gibi çıksa ya başbakan bisikletle bi tur atsa hatta onuda geçtim bütün kabine toplansa "demeç" vermekten bıktık yahu gelin bisiklet binelim dese. Basın masın herkes bisikletle turlasa şöyle misal İstanbul'da. Sonra belki bisiklet tekerleklerinin arasına kaçtığı mazgallara düşerlerde öğrenirler bisiklet binmek ne kadar zormuş Türkiye'de.

Niye mi bu kadar çırpınıyorum, çünkü tekerleğim mazgala sıkıştı allahtan yavaş gidiyordumda ne bisiklete bir şey oldu ne de bana. Sonra etrafımda bana gülerek bakan insanlara dönüp nutuk atasım geldi ama anlayacaklarından ve konuşmalarımı "bir hollyvud filmindeki açıklama bekleyen halk" modunda dinlemeyeceklerinden vazgeçtim hallerine gülüp geçtim.

Cumhurbaşkanlığı bisiklet turu yarın İzmir'den başlayacak ertesi günlerde de Aspendos ve kuşadasına geçecek. Yakın olanların izlemelerini tavsiye ederim zira yüzlerce bisikletçi kaldıkları otellerle bile ülkeye büyük gelir sağlamaktalar. Ve bir şey daha var TRT yarınki yayınında 10 kişiye bisiklet verecek yarış esnasında ekranda çıkan şifreleri okuyun. Hoş ama bisiklete binmedikten sonra ne yapacağız değil mi bunu...

Neyse efendim son olarak size bir başka saçmalıktan bahsedeceğim. Fermat'ı bir çoğunuz duymuştur. Şu çözülemeyen teoremlerin yazarı. Bilmeyeniniz varsa diye tekrar edeyim mesela 3 ün ve 4 ün karelerinin toplamı 5in karesine eşit olması durumu aynı özellikler sağlandığında farklı sayılar için küp kuvvetleri için geçerli değildir demiştir. yani a nın kübü artı b nin kübü hiç bir zaman eşit olamaz bir c nin kübüne.

--Ancak 3 sayının kübü toplanırsa bir başka sayının kübüne eşit oluyor. Hah işte tam burada kurcalarken şu çıktı ortaya aslında bu durum tek sayı bazlı bir özellik. Şöyle ki 1 hariç her tek sayının 2 ve diğer kuvvetleri mutlaka ardışık 2 sayının kareleri farkı olarak ifade edilebiliyor.
9 un karesinin 41in karesinden 40ın karesinin çıktığı zaman elde edilmesi veya 9 un kübünün 365 ve 364ün karelerinin farkına eşit olması gibi. Bu şekilde sonsuz tane eşitlik bulabilirsiniz. Aha işte buralara kadar geldimde devamında varsa fikir yürüten ya da benden önce (mutlaka) buralara kadar gelmiş olan başka biri.

Göründüğü üzere artık matematik konuşuyoruz blog "her saçmalığın mantıklı bir açıklaması vardır" misyonuyla ün yapacak sizde beni yaratanlar olarak yanımda yer alacaksınız yakında valla bekleyin derim ben...