28 Ocak 2014

Eternal Sunshine of the spotless mind

Filmi ilk kez bugün izledim.
Jim keri gerçekten iyi oyuncu.
Komedisi hariç kendine has bir karakteri var. İşin ilginç tarafı her ne oynarsa oynasın komik olabiliyor. Yakışıklıda ayrıca.
Suratında devamlı bir "bunu ben yapmadım ama yaptıysamda bana kızmayın bunun şuan tam farkında değilim" tebessümü var.
Keyt vinslet te güzel hatun. Filmdeki karakteriyle alakası var mıdır bilmiyorum ama eğer varsa keyt bacım gerçekten güzel bir insan.
Oyunculuğunun jim kadar iyi olmadığını söyleyebilirim zira karakterin kendisi mi öyle davranıyor yoksa davranışı bulamadığından mı o hareketi yaptı diye sorduruyor filmi izlerken.

Az önce adamın teki kadına 40 kez seni sevmiyorum dicekti tam 40 ta kadın adamı azından öptü adam diyemedi.
Türk filmleri ve sinema bu halde.
Mektebe gidiyormuş kız bu arada.Biz az evvel şaaptık diyemiyor bir türlü. Kulağına falan söylemeye çalıştı gene diyemedi utanmış.

Gelelim filmin karakterlerine;
    Eternal Sunshine of the spotless mind türkiyede sil baştan olarak çevrilen ve 2004 te vizyona giren bir filmdir.

Filmin senaryosu hafıza ve bunun insanı nasıl olduğu kişi yaptığını anlatmaya çalışıyor. Çalışmaktan öte bu fikri ortaya atıp ispatına başlıyor.
Başlangıç filminden aşina olunan şu hafızaların silinmesi rüya mı hayal mi karmaşası burdada var. Filmde açıklanmamış ve izleyiciyi muallakta bırakan tek yer yok.
Amerikan sinemasının ruslara olan takıklığı burdada var. Rus olduğunu varsaydığım bir adam hafızadan belli bölümler silmenin belli kişileri tamamen yok etmenin yolunu bulmuş ve bunu hasta diye tabir edilen insanlarda uyguluyor.
Bu istek tamamen hastaların kendileri tarafından bildiriliyor ve gizlilik çerçevesinde gerçekleştiriliyor. İşin ilginç tarafı siz bir gece yatıyorsunuz onlar hafızanızı siliyor ve siz sabah uyandığınızda hiç yadırgamıyorsunuz. Hafıza silme işlemi yaptığınızıda hatırlamıyorsunuz tabiki. Bu kayıtlar aynı doktor tarafından tutuluyor.
     Kişilerin hafızalarından silmek istedikleri kişiler hakkındaki düşüncelerini kasede kayıt ediyor. Silmek istedikleri için bazen atıp tutabiliyorlar tabi :)
Rus ya da benim öyle olduğunu sandığım doktorumuz ise çok basit 2 3 alet ile beyinde hafızaları ctrl+del yaparak siliyor. Kişi ise bunlar silinirken o hatıraları tekrar rüya şeklinde görüyor.
Filmin izlenmesi gereken yerlerinden biri burası. Gerçi film izlemek benim için başladığın filmin başından bitesiye kadar kalkmamak demek olduğundan burası şurası diye ayırmıyorum. Ama hani olurda tuvalet muvalet su mu ihtiyacınız olur aman o araya denk getirmeyin.
Filmleri 2.ye izlemenin de bence hiç bir anlamı yok diyerek bitiryorum kritiğimi.

   Filmin adının ingilizcesini söylerken telaffuzunuza dikkat edin çünkü çok tatlı bir ses uyumu var. Kendinizi adeta bir birleşik krallıklı sanabilirsiniz o sesler ağzınızdan çıkarken.




25 Ocak 2014

Deli günceler -65

Altın madenciliğinin dünyaya ne gibi bir katkısı olabilir bunun bir türlü farkına varamadım. Süs olarak kullanılmasının yanında sanayide de kullanılan altının yine onu bulmak için geliştirilen sanayi ürünlerinde kullanılması saçma geliyor.

Altın bulmak için kazmak kazmak için sert aletler sert aletler için carbon alaşımlı maddeler ve sonuç carbon ihtiyacı. En sert karbon elmas.

Gsm operatörlerinin harcadıkça kazan kampanyalarının büyük olanı gibi.

Deli günceler-345

Sakallarım göğüs kıllarımla bıyıklarımsa burundakilerle birleşecek vaziyete gelmeden kestirmem sakalımı buraya yazıyorum :)
Pucca'nın kız kardeşi bir harika dostum... tatlı kız

20 Ocak 2014

Yalancı insan ben yalancıyım diyerek birisini kandırabilir mi?

İletişime ihtiyaç duymadığınızı düşünün. Neye ihtiyaç duyardınız.
En başta kabul etmeniz gereken şey yalnız olmanızdır aksi durumda iletişim kurmadan yaşayabilmeniz imkansızdır.
Alışkanlıklarınızdan biri iletişim kurmaktır.
Eğer yoktan var olsaydınız ve etrafınızda kimse olmasaydı fiziksel bedeniniz hayatı faaliyetlrini sonlandırana dek iletişime ihtiyaç duymadan çok güzel yaşardınız.

Ağzınızdan ses çıkartabildiğinizi size bunu biri göstermese veya ağzından ses çıkaranlar etrafınızda olmasa nasıl anlardınız bir düşünün.

Kulaklarınızın sesten bi haber olduğunu ve onlara hiç ses çıkartacak dış bir ortamın olmadığını düşünün. Kendi ellerinizi bile çırparak ses yaratır kulaklarınızın farkına varırdınız.

Gelelim gözlere. Gözlerinizi açarmıydınız kapatırmıydınız. Refleks olarak açmaya yeltendiğinizi düşünelim. (aslında reflekslerde doğduktan sonra ediniliyor acı, yanma hisleriyle tanıştıktan sonra) Gördüğünüz saf karanlık ise gözlerinizi açtığınızın farkına varabilir miydiniz. Elbette varırdınız çünkü en azından kirpikleriniz teninize deyecek ve siz bunu farkedeceksiniz.

Gelelim dokunma duyunuza. Bu çok ilginç bence,
Kendi vücudunuza hiç dokunmadan durabilirmisiniz. Her uzvunuzu kastediyorum parmak aralarınız dizlerinizin iç kısmı koltuk altlarınız her tarafınız. Deri diye adlandırabileceğimiz her yerimizin yine bir deri parçasıyla temas etmediğini düşünün.En kötüsünden erkeklerin cinsel organı normal halindeyken sürekli vücuda temas halindedir.

Duyuların hayatı ne kadar etkilediğinin farkına vardığınızda aslında onların sizi ne güzelde kandırıp kendi aralarında kutlamalar yaptıklarını bilmelisiniz.
Bir şeyin farkına varmanız için duyularınıza ihtiyaç duyarsınız ama duyularınızın yanıltıcı olduklarını düşünürseniz işte o zaman bir paradoks oluşur.
Yalancının ben yalancıyım demesine ne kadar inanırsınız. bu kişinin söylediği ne kadar doğrudur.???

Sevgiyle kalın. İnce.