23 Ocak 2009

Ayrı Kaldığım Dönemde Guantanamo Oscar Ödül Törenindeydim


Sevgili film eleştirmeni ya da kendini öyle hisseden maşalar, selam hepinize nasılsınız?
Bundan önceki Papua Yenigine ödül töreninde uğradığım şaşkınlığı aynının biraz fazlasını Guantanamo'da da yaşadım inanırmısınız?
Nalaka demeyin canınızı yakarım. Bunu okumadan önce onu okuyun onu okuyup bitirebilirseniz bunu okursunuz çünkü öyle şeyler dicem ki öbürünü okumadan bunu okuyorsanız okumanız bittiğinde hiç bir b.k anlamamış olacaksınız. Evet yaparım bunu...


Yolculuğumuz Adnan Şenses Havalimanı'ndan başladı. Thy'nin 0900 sefer sayılı ve Meyhaneci lakaplı uçağı ile first class bölümünde yolculuğum başladı. Daha havalanmadan içki servisi başlamıştı uçakta. Hostes kumraldı ama biraz şişmandı. Sicil numarasını alıp hemen müşteri ilişkileri temsilcisini aradım thy nin. Dedim ki sizin hosteslerden bilmem kaç sicil numaralı hostes boyuna göre çok kilolu neden bu böyle? Bana içki servisi yaparken yanımdan geçti kalçası koltuğuma çarptı koltuk sallanınca rahatsız oldum şikayetçiyim. Bana verilen cevap ise içler acısıydı müşteri ilişkileri temsilcisi görüşmemizin kayıt altında olmadığını belirtti ve ağzına geleni söyledi sonrada gülerek oh be dedi hep siz mi stres atacaksınız anasını satayım. Bu seviyesiz konuşmayı daha fazla uzatmadan kapattım ve hostesin sicil numarasını unutmaya zorladım aklımı.

Yolculuk başladı ve kalktık daha önceki uçak deneyimlerimden farklıydı bu çünkü firstin clasında uçuyordum. Hizmet sınırsızda hosteste aynı oranda sınırsızdı. Sanki yürüdükçe şişmanlıyor şişmanladıkça kalçaları koltuğuma daha hızlı çarpıyordu. Dayanamıyordum arkamı dönüp bayan butlarınıza sahip çıkın dememek için kendimi zor tutuyordum. Sonra uyumuşum...

Bir ara gözlerimi açtığımda baktım ki daha İtalya'nın üstünden yeni geçiyoruz dedim yok artık. İtalya'yı tanımam uzun sürmedi. İlk defa yukardan atlaslardaki "İtalya'fiziki haritası"'nı gördüm. Derin yerler koyu mavi kahverengi yerler dağ yeşil yerler ormandı evet bütün veriler tutuyordu yaşasın ben harita okumayı biliyordum...

Hostes yanıma gelerek "parmesan peynirli risotto mu yoksa ahtapot ızgara mı yersiniz" dedi. Bende bir ahtapot ızgara yanınada beyaz şarap alayım dedim. Anladığını ima eder gibi kafasını salladı ve yanımdan ayrıldı. Şarap geldiğinde tadına baktım hemen. Hafif bir zerdaçal kokusu aldım başta bende nalaka dedim ama öyle bir tat vermişki inanamazsınız yani bi şalgam suyu birde beyaz şarap bana bu tadı vermişti :) Biraz salladıktan sonra derin bir nefes alıp kokladım ve şarabın yapıldığı bağdaki asmaların yapraklarından yapılan sarmayı kimin yediğini bile gördüm sanki o derece içimde hissettim şarabın kokusunu.

Sonunda Guantanamo'dayız. Kapatılma emri verilen cezaevinin yanından geçerken bir hatıra fotoğrafı çektirdim bakarsınız bir daha gelemeden kapanır falan. O bamaya çok kırgınım bütün ortadoğu ülkelerinde görev yapan meslektaşlarını aradı erbabına selamı çaktı ama benim yılbaşı kartımda "There isn't Santa" yazıyordu. 7 dil bilmeme rağmen acaba O bama noel babanın olmadığını mı ima etmeye çalışmış yoksa bunlar boş işler sen sok o genişler demeye mi çalışmış anlamadım...

Guantanamı kışları kurak yazları serin ilkbaharı sonbaharından farksız, 12 saat gündüz 12 saat gece olan bir yer. Oscar ödülleri neden burda verildi inanın bilmiyorum. Mühim olan Nikolas Keycin beni arayıp Guantanamo Devlet Opera ve Bale Salonunda yapılacak Oscar Törenine davet etmesiydi. Nikolas'ı yıllardır hiç kırmadım sağolsun oda hep beni çağırdı böyle yerlere.
Yine 5 filmle girdim Oscar ödüllerine. En iyi karamsar katilin masum arkadaşı kategorisinde adayların hepsi benim 5 filmimdendi bu beni çok gururlandırdı. En iyi uydurma senaryo dalında The Curious Case of Benjamin Button'ın adaylığı beni çok gururlandırdı çünkü çok beğenmiştim o filmi ve bunuda Şamdan'ın pazarekinde dile getirmiştim. Ülkemde çok tutarlı bir sinema eleştirmeni ya da onun gibi bir şeydim.

En Sarışın Kadın Oyuncu kategorisinde 5 adayda İran'lıydı bu beni çok şaşırttı hatta tören sırasında bu konuyu Bred ile Ancelina'ya açtığımda öpüşerek bu sorumdan yırtmaya çalıştılar.
Ancelina'nın dudakları küçülmüş bu gözümden kaçmadı ama ikizlerinin yanında bunu söyleyemedim. Annelerinin mükemmel olmadığını öğrendikleri an hafızalarından bir ömür boyu silinmezdi biliyorum. Misal ben annemin mükemmel olmadığını öğrendiğim zaman tam 6 aylıktım. Ağlıyordum ve karnım açtı annemse daha yeni emdin oğlum altına mı yaptın diyerek devamlı altıma bakıp beni kıl etmekteydi. Be kadın insan 2 milupa verir dimi ama ne bilyon belki daha yicem. İşte sevgili okurlar benim annem mükemmel değil yani bunu biliyorum artık.

Oscar Ödülleri için Guantanamo yetkililerinin Devlet Opera ve Balesi Salonunu ayarlaması inanın çok doğru bir karar olmuş. Kliması yoktu koca salonun ama çok egzotik bir kokusu vardı. Her nefeste ahududu limon ve kavun portakal esansını bir arada sinüslerime çekiyor mest oluyor mest oldukça arka koltukta oturan Adrian Alima'ya dönüp "hi girls how r u?" diyordum. O da sıkılmış olacak ki kadınlar tuvaletini göstererek "ı give you in der" demez ben kadınlar tuvaletine koştum zaten fakat içeride Emm Avatsın ve Bratz kızlarıda vardı kısacası ben Adrian Alima ile kavuşamadım :) Şaka bir tarafa şırfıntıyı severim tatlı kızdır.
Galiba bu şırfıntıyı sadece ben sevmiyorum :)

Guantanamo izlenimlerim arasında mesela; oranın ev hanımları mikrokredi desteği ile overlok yapıyorlar. Tükkan açıp overlok yapılır diye tabela yazdırıyorlardı kapı önlerine. Odun kıran kadın görmedim herkes hidrojen yakıt kullanıyor. Mesela sordum bir beyfendiye Guantanamo'ca dedim ki "neylen ısınıyonuz?" bana babasından kalan bir hidrojen sobasının olduğunu ve en son hidrojeni babasının kattığını anlattı gözlerim doldu inanamadım ağladım acıdılar bana aşure verdiler :) Yedim içinden bakla çıktı cüzdanıma koydum.

Son olarak Oscar'dan 5 oscar alarak döndüm. En iyi karamsar katilin masum arkadaşı kategorisinde ödülü almasını bildim tabiki diğer oscarlar zaten benim her sene aldığım oscarlardı. Pek bir heyecan yaratmadı yani diğer 4ü bende. En iyi karamsar katilin masum arkadaşı kategorisinde ödülümü Antoni Banderas'ın elinden aldım aldıktan sonra bu ödülü benim kendi kurtuluş destanlarının adını almış bir örgüt ile boğuşan ülkeme armağan ediyorum dedim. Herkes anladı ve ağladı. Ancelina'nın ikizleri ne olduğunu anlamamış gibi etrafa bakarken Bret baba yüreği dayanmıyor anlatmam gerek diyerek ikizlerine anlattı sahnedeki adamın (yani benim) bir film eleştirmeni olduğunu ve bu aldığı oscarın kaçıncı oscar olduğunu unuttuğunu anlattı. İkizler anlamamalarına rağmen ağladılar bu beni çok etkiledi ve dönüş yolunda aynı hostesi anımsadım bir an dedimki sonra insanları görünüşleriyle yargılamak hiç bana yakışmıyor sayın okur. O hostesi bulup terfi ettirmeliyim ama hosteslikten terfi edersen ne olursun onun mantıksal cevabını bulamadım e bulamayıncada bu kararımı erteledim...

Sevgiyle kalın sevgili film eleştirmenleri ya da kendini öyle sanan maşalar...

2 yorum:

Buzcevheri dedi ki...

Sende ve Geyik Mühendisi'nde mükemmel saçmalama potansiyeli var. Saçmalama derken kötü manada değil.

Kriptograf dedi ki...

Saçmalama hali genele yayılmış durumda bünyede :) Leva's Polka hali hakim hücrelerimde :)