8 Aralık 2007

Köken!!!

enizli’de bulunan Türkiye’nin ilk homo erectus fosili, bilim dünyasında heyecan yarattı. Bir erkeğe ait 500 bin yaşındaki kafatası fosilinin, ilk insanların dünyaya dağılışları konusunda bilim dünyasına önemli ipuçları sağlaması bekleniyor.

Bütün insanlar Afrika kökenli mi?

Dünyadaki bütün insanların Afrika kökenli olduğu ve diğer kıtalara buradan dağıldıkları, bu sırada Ortadoğu ve Anadolu’dan geçtikleri yönündeki tezleri desteklemesi açısından önem taşıyan fosil, “bilinen en eski tüberküloz vakası” olarak da tıp tarihine geçmeye hazırlanıyor.

Latince “dik insan” anlamına gelen ve modern insanların atası olarak tanımlanan homo erectus fosili üzerindeki inceleme sonuçlarının, bugün ABD’nin saygın bilim dergilerinden American Journal of Physical Anthropology (AJPA)’da yayınlanması bekleniyor.

Çalışmalar hakkında bilgi veren Ankara Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Jeolojik Mirası Koruma Derneği (JEMİRKO) Başkanı Prof. Dr. Nizamettin Kazancı, bilim çevrelerinde heyecan uyandıran fosilin, insan kafatasının burundan itibaren üst yarısı olduğunu ve göz açıklıkları, kaşlar ve kafatası kemiklerinden ibaret olduğunu söyledi.

Kazancı, homo erectus fosili üzerindeki inceleme sonuçlarının, bugün ABD’nin saygın bilim dergilerinden American Journal of Physical Anthropology (AJPA)’da da geniş yer almasının beklendiğini söyledi.

Homo erectusa ait bu kafatası parçasının halen JEMİRKO sahipliğinde Ankara’da bulunduğunu ve araştırmacıların fosil üzerindeki çalışmalarını sürdürdüğünü ifade eden Kazancı, fosille ilgili şu bilgileri verdi: “Araştırmaya göre, homo erectus kafatası üzerinde tüberkülozun yol açtığı kemik deformasyonları açıkça görülüyor. Böyle kemik deformasyonlarının D vitamini eksikliğine bağlı iskelet ve bağışıklık sistemi zayıflığından kaynaklandığı tıp uzmanlarınca zaten biliniyor. Bilinenler ile fosil üzerindeki buluntular ortak değerlendirildiğinde Anadolu’daki ilk insanların ekvator bölgesinden geldikleri ve siyah derili oldukları sonucu çıkarılıyor. Ekvator bölgesinden kuzey enlemlere doğru göç eden siyah derili insanların, deri yapısından dolayı vücutlarında daha az D vitamini oluştuğu, bunun da iskelet ve bağışıklık sistemlerini zayıflattığı, böylece tüberküloz dahil hastalıklara kolay yakalandıkları tezinin jeolojik geçmiş için de doğru olduğu anlaşılıyor.”

BİLİM DÜNYASI İÇİN İKİ AYRI KEŞİF

Araştırmanın iki ayrı bilimsel yeniliği beraber sunduğunu anlatan Kazancı, şunları kaydetti: “Yeniliklerden ilki, Türkiye’de ilk homo erectus fosilinin bulunmasıdır. Fosilin görünen özelliklerine göre, bulunan kafatası parçası, 20-40 yaş arası erkek bireye aittir. Dünyadaki bütün insanların Afrika kökenli olduğu ve buradan diğer kıtalara dağıldıkları, dağılma sırasında Ortadoğu ve Anadolu’dan mutlaka geçmiş olmaları gerektiği biliniyor ama bir türlü beklenen bulgu elde edilemiyordu. Bu kafatası parçası, ilk insanların dağılışları konusunda önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Fosilin içinde bulunduğu travertenler, termolüminesans yöntemi ile yaşlandırmalara göre 330 bin yıl ile 510 bin yıl arasında oluşmuştur. Buluntu yeri 510 bin yıl olarak yaşlandırılan seviyeye çok yakındır. Dolayısıyla, travertenler içinde kapanlanan iskelet de o zamana, yaklaşık 500 bin yıl öncesine aittir.”



Araştırma ile elde edilen ikinci yeniliğin ise bilinen en eski tüberküloz vakasının tanımlanarak tıp tarihine katkıda bulunması olduğunu anlatan Kazancı, “Şimdiye kadar veremin birkaç bin yıl önce ortaya çıkan bir hastalık olduğuna inanılıyordu. Homo erectus üzerinde bu hastalığın bulunuşu tüberkülozun insanlık tarihi kadar eski olduğunu göstermektedir” dedi.

Kazancı, “Tüberküloz teşhisi kafatası parçasının iç ve dış kalıpları üzerindeki ayrıntılı incelemeler sonucu ABD’de konuldu. Almanya da bu teşhisi doğrulattırılıyor” diye konuştu.

ARAŞTIRMAYI YAPAN EKİP

Kazancı’nın verdiği bilgiye göre, kendisinin de aralarında bulunduğu fosil üzerinde araştırmaları sürdüren ekip, Amerikalı John Kappelman, Türk araştırmacılar Mehmet Cihat Alçiçek, Mehmet Özkul, Şevket Şen ve Alman Michael Schultz isimli bilim adamlarından oluşuyor.

Kazancı, fosilin tür tanımlaması, kafatasının ve içinde bulunduğu kayaların yaşlandırmasının Türk araştırmacılar tarafından gerçekleştirildiğini söyledi.

TESADÜFLE BULUNUYOR

Prof. Dr. Kazancı tesadüflerle başlayan buluntu ve araştırma hikayesini şöyle anlattı: “Denizli’deki mermer traverten işletmelerden birinde traverten bloklarını kesen işçiler kemik parçalarına rastlıyorlar ve bunu blok içinde çıkarıyorlar. Kemikleri, o sırada tesadüfen burayı ziyaret eden Pamukkale Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden Mehmet Cihat Alçiçek istiyor ve alıyor. Daha sonra Türkiye jeolojisi için önemli ve korunması gerekebileceği için JEMİRKO’ya iletiyor. JEMİRKO, Paris Doğa Tarihi Müzesinden Şevket Şen’i de çağırarak örnek üzerinde ekip olarak çalışmaya başlıyorlar. Sonuçlar oldukça tatmin edici gözüküyor.”

Prof. Dr. Kazancı, fosilin üzerindeki bilimsel incelemelerin tamamlanmasından sonra, sergilenmek üzere ulusal bir müzeye teslim edileceğini bildirdi.

Hiç yorum yok: