17 Kasım 2008

Lancer Evo ve Sürtünme Kuvvetiyle Terbiye Edilmiş Power Rangers

Geçen 4 şerit yolun 3. şeridinde saatte 70-80 km arası bir süratle gidiyordum ki ne göreyim. Beni sağımdaki yani otoyolun sağdan sayarsanız 2. şeridinden giden birisi geçiyor. Olamaz ben mantık olarak sol şeritteyim ve araba geçme hakkı benimdir. Beni sağlamak ne demek lan. Ben soldaysam sollarım eğer beni geçmek istiyorsan soluma geçeceksin arkadaş. Çok sinirlenince ben tabi hızımı düşürdüm ve geçtim en sağ şeride. Hızım ortalama 56 km falan camı açtım kolumu çıkardım ağzımdaki sakızı yola tükürdüm ama hızım sakızın yatay atış yapıp yere düşmesine el vermedi ve sakız hava akımına kapılarak saçlarıma yapıştı. Ben aşağıya tükürdüğüm halde sakız havalanıp yukarı yani ağzımdan yukarıya yapıştı inanabiliyor musunuz? Hayatta 2 şeyden tiksinirim biri saça sakız yapışması biride bülent ersoy'a mustafa topaloğlu'nun bülent bey demesi. Ne kadar saygısızca değil mi ama :)

Her neyse sakız saçıma yapışınca çok sinirlendim hatta az önceki sağlayan adama olan siniriimin üstüne tuz biber ekti bu sakız mevzusu bu sefer hızımı düşürmek yerine gaza sanki birden altımda evo varmış gibi abandım. Bildiğiniz gibi evolarda elektronik sistemin azına burnuna girmişler araba siz istesenizde bazen kaymıyor yoldan çıkamıyorsunuz yani.
İşte altımdaki takayı evo sandım abandım gaza e tabi evo'da otomatik vites te var ve bende altımdaki takada vites değiştirmeyi unuttum. Ben bastıkça bağırdı bastıkça bağırdı ama ben arabanın çığlığını "yanıyorum laaan" diye değiş "bas aslanım baaas" diye tercüme ediyorum beynimde ve gaz pedalını adeta arabanın polyesterine gömüyorum. Daha sonra ne mi oluyor bir viraj geliyor ve birden mantığım devreye girerek diyor ki "olum kripto bu gazla bu viraja giremezsin" der demez ben o gazla o viraja giriyorum ve sağ salim çıkıyorum. Sonra kendimle leean var mı benden iyi araba kullanan diye övüyorum. Taaa ki gözüm ibreye denk gelene kadar. Hızım 100 bile değil araba hala bağırıyor. Meğer fazla hızlanamamışım da o yüzden alabilmişim o virajı. Tabi az önceki övgülerimin altında kalmamak bir üst vitese taktım hızımı arttırdım artık uçuyordum. Yunan mitolojisinde hız tanrısı yoksa ben olabilirim o hız tanrısı.

Aslında olması lazım lan böyle atlı arabalar falan vardı onlarda. Hatta Asterix ve Oburix olimpiyatlarda filminde ferrari ile şımayer yarışmıştı mesela eskiden yani mitolojide böyle yarışmalarda bir şampiyon olmalıydı. O şampiyona gücünü veren de bir tanrı olmalıydı. Hız tanrısı. İbreus bence süper.

Atlara iksir falan içiren bir tanrı düşünsenize 1 yudum alıyorsun at eski günlerine tay olduğu genç günlerine dönüyor ve birden gemi azıya alarak turluyor pisti yetmiyor Smyrna Constantinapolis arasını 3 saatte alıyor falan. O da yetmezmiş gibi bu iksirin tesiri geçici olmasın at ölene kadar. Hani derler ya çok çalışan hamarat insanlar için "ayakta ölüp gidecek ha". İşte atta 4 nala koşarken ölse mesela.

Ha işte ben hızımı arttırınca baktım bütün ekran geri geri kayıyor. Bir an Nfs deki nos bastığımda oluşan görüntü oluştu gözümde. Kırmızı ışıklar artık sarıyla karışıp hep yeşil gözüküyordu. (yukarıdaki soruda sürtünme yoktur ve kırmızı ile sarı karışınca yeşil olacağı varsayılacaktır)
Artık yanımdan sanki ters yönde giden arabalar vardı. Vın viuv benzeri sesler geliyordu kulağıma. Bu arada dışarıda olan kolumu vites değiştirirken içeri almış ve camı kapatmıştım. Şimdi açayım dedim sol elimi direksiyondan çektim arabayı aldım otomatik şöföre, iki elimle kırık kolu çevirdim camı açtım. Ama tabi her şeyi bu kadar toz penbe olamaz. Tamam görüntü geriye akıyor ve hatta belkide şuan bazı seslerin hızını aştım. Misal annem yavaş konuşur belki onun sesinin hızını aşmışımdır. Olamaz mı? Hani lan izafiyet hani konum zaman ilişkisi hani göreceli yargılar. :)
Camı açmak için ellerimi direksiyondan ayırdığımda arabayı otomatik şöföre aldığımı söylemişmiydim. Unutun onu arabada otomatik şöför olmadığı gibi emniyet kemeri ve sinyal lambasıda yoktu aksi gibi. Saniye de zibilyon arpa boyu yol gidiyorken kim görecekti sinyali 4lüyü emniyet kemerini.
İşte otomatik şöför olmayınca ve bende muazzam hızla giden bir arabanın direksiyonunu bırakınca araba kendi başına yol aldı bir süre taa ki 4 şeridi 4-3-2-1 emniyet olarak geçene kadar daha sonrasında ise bir boşluk hissettim oturduğum koltukta. Görüntü hala geriye aktığı için şarampol ve yuvarlanma evrelerinin farkında değildim. Kimi seslerin hızını aşmış bir şekilde bir çizgi film kahramanı gibi düşüyordum düşerken yer çekiminin etkisiyle de hızlanıyordum artık aştığım seslerin hızı 3 5 değil 3 haneli rakamlar olmuştu. Bir an hatırlıyorum benzim göstergesi kırmızı yanıyordu ve artık biplediğini duyar gibi oldum ama hala uçuyordum. Uçurum uzun bir uçurumdu demekki hala toprakana ile kucaklaşmamıştık. Hızım saniyede 9.8 (g) kadarlık bir ivme ile artıyordu (sürtünme hala yok) toprakana kendini göstermişti ve çarpmama belkide 2 saniye varken uzun bir biip sesi duydum ve bütün her şey sustu. Ne motor sesi geliyordu kulağıma artık ne de başka bir şey. Durmuştum evet. Yere 3,5 cm kala benzinim bitmiş aynı dafidak gibi yere çarpmadan durmuştum. Yaşasın dedim ve Cartoon Network'e teşekkür mektubu yazmak için kalem çıkardım torpidodan ama arama dik durduğu için torpido kapağı açılmıyordu zorladım ama olmadı ve ineyim şuradan bir kırtasiyeden alır yazarım dedim kapıyı açtım ayağımı dışarı attım ve yere düştüm. 3,5 cm yukardan sürtünmesiz ortamda yere düşmek kadar acı veren bir şey olamaz. Hayatta 2 şeyden çok acı çekerim ben biri sürtünmesiz ortamda 3,5 cm den düşmek diğeri ise bülent ersoy'a mustafa topaloğlu'nun bey demesi. Düşünce elmacık kalça kemiğimi kırmışım oysa bize lisede "kalça kemiği en kuvvetli kemiktir üstünden tren geçse (sanırım sürtünmeli ortamda) kırılmaz" denmişti ama ben 3.5 santim yukardan düşmüştüm ve kalça kemiğim kırılmıştı. Artık tıbba, anatomiye,fiziğe,meteorolojiye,kriptolojiye,terminolojiye,filolojiye,istatistiğe ve Neodizme inancım kalmamıştı adeta pavır rencırs tarafından haşat edilen karanlık adamlar ve şehri yok etmeye yeminli idiotlar gibi hissettim kendimi. Sonra elimi kafamda durduğunu düşündüğüm sakıza attım ama sakız orada değildi. O an pavır rencırsı bir an olsun yenmiş gibi hissettim kendimi. Kalça kemiğim kırıktı ama artık saçıma yapışmış bir sakız yoktu. Bunada şükürdü. En çok acı çektiğim şey gelmiş en çok tiksindiğim şey gitmişti. Yaşasındı...

Sonrasında hiç bir şey eskisi gibi olmadıydı...

2 yorum:

Buzcevheri dedi ki...

Hocam üslubun enfes vallahi. Power Rangers denen şey ne garipti ya. Hele bir dönem de çocuklara Teletubbies mi ne ondan zerk ettiler. İşte o jenerasyon yitik büyüdü.

Kriptograf dedi ki...

power rangers hala devam ediyor ama artık eskisi kadar eğlenceli değil çok salakça geliyor ama çocukluğumda izlediğim her program artık öyle geliyor :)
bobiler'de teletubbies'lerin göbeklerinde porno film oynatıyorlardı haha butun gece gülmüştüm ya :)...