13 Ağustos 2008

Çocuktuk o zamanlar-3 1. sınıf

Ece'lerin ardından koştuk,
Sünnet mi okul mu konulu yaman çelişkiden sıyrılıp sonunda sünnet olup okula koştuk.

Okul hayatımız daha önce hiç üzerine oturmadığımız bir sırada başladı. Uzun tahta bir sıra 2 kişilik gibi gözüksede genelde 3 oturtulduğuna şahit olmuştuk. Masa ve oturaktan oluşuyordu. Önde iki adet çukurluk vardı masanın öyle bakınca bir işe yaramıyordu ama ileride yazarken pek sık kullanmadığımız kırmızı kalmelerimize yuva olacaktı orası. Zaten okul eşyaları falan bayağı bir acayip gözüküyordu gözümüze.

Kalemliğin içinde lastik şeritler var onların arasına kalem sokuyorsun. Silgi için üstlerde yine aynı lastiklerden var. Bir zaman sonra lastikler kopar ve kalemler avuçla atılır. Kalem kutularının kullanım ömrü en fazla 2 yıldır. Üzerlerine monami pastel boyaların yapıştırmalarını yapıştıranlar da vardı "the mask" yani nam-ı diyar maske çıkartmalarını yapıştıranlarda. Bu yapıştırmalar kıyafet dolaplarında duşakabin kapılarında ve mutfak dolaplarında da görülürdü. Zamanın popüler çizgi karakterleri mekan etmişlerdi dolapları kendilerine.

Çizgili defter,kalemtraş,telli defter gibi terimlerle ilk kez karşılaşıyorduk. Suluk vardı mesela içine genelde meyve suyu doldurduğumuz şu meşhur plastik kap. Suluk kullanmayan yok mu? Tabiki de suluk okula giden öğrenci için mecburi değildi.

Okulda yaklaşık 5 saat geçirmek insanın karnını acıktırıyordu haliyle. E daha para harcamasını bilmiyoruz yani sakız almaya gittiğimiz bakkaldan cips,topitop,popkek,jelibon,tipitip,poptip alarak çıktığımız zamanlar. Kantin denen okul bakkalına uğramak için biraz zamana ihtiyacımız var.
Biz daha tenefüs süresinde tuvalete gidemezken bırakalım okulun bahçesine çıkıp kantin ziyaretini.

Kantinlere gidemediğimiz için alternatif bir çözüm yolu olan "beslenme çantası" kullanılırdı. İçine çikolata ve sürme peynir sürülmüş ekmek,sucuk,salam,domates... gibi envai çeşit yemek koyulabilen net ağırlığı 500 gr olan bir plastik kap.

Eşyalarınızın üzerindeki resimler sizin kişiliğinizi yansıtırdı. Eğer bir erkek çocuk üzerinde cigilipuf olan bir beslenme çantası edinmişse diğer erkekler tarafından sınıf takımına alınmayacak birisidir. Üzerinde spiderman resmi olan ve kenarları beyaz örümcek ağlarıyla bezenmiş bir beslenme çantası ise size sınıf takımında forvet oynatabilir.

Sınıf takımıda garip bir oluşumdur ilk öğretimde. Top oynamayı gerçekten bilen en az 1 kişi vardır sınıfta. Hatta öyle ki yeni bir erkek öğrenci geldiği zaman hemen tenefüste sorarlar "nasıl top oynuyorsun?" ya da "top oynamayı biliyor musun?". Yeni gelenin daha ilk maçta belli olur takıma alınıp alınmayacağı. İsmini kolay kolay herkes ezberleyemez,takıma alınmaz ise "yaa adın neydi?" soruları 1 hafta devam eder. Kısacası adınızı akıllarına kazıtmak için okul takımında oynamanız ya da sınıf kızlarını zekanızla etkilemeniz gerekir.
2+2 nin cevabını bağırarak vermeniz ilk başta herkesi size baktırır sonra tenefüste muhabbet açmanız için bir yol olur. 2+2 ye cevabı şak diye yapıştıran çocuk olarak diğer öğrencilerin ebeveynlerine anlattıkları çocuk oluverirsiniz daha ilk günden.

Okul aynı anda hem sevmeye başlayacağınız hemde tiksineceğiniz bir yer olarak gidecektir daha bir kaç yıl. Devamsızlık hakkımızı kullanmaktan ertesi gün sınıf öğretmeninin neden gelmedin sorusuna cevap verememekten korktuğumuz için kaçınırdık. Hastaysanız doktora gitmeliydiniz ya da size akraba olan birisi ölmeliydi. Kısacası günde 5 saat aralıksız aynı öğretmenle öğretim görüyorsanız ya okula geleceksiniz ya da hasta olacaksınız başka yolu yoktu.

Çalkantılı bir okul hayatı yaşayanlar istisna kabul edilerek kaleme alınmıştır...

Hiç yorum yok: