İnsanlığa aspirin, roket bilimleri, kuantum fiziği ve dizel motoru armağan etse de bilim dünyasındaki zafer günleri geçmişte kalan Almanya, açığı kapatmak için yeni Einsteinlar arayışına girdi.
Onlarca yıldır araştırma ve geliştirme çalışmalarına az yatırım yapılması ve Nazilerin 'seçkin ırka' yaptıkları vurgu nedeniyle seçkinliğin hor görülmesinin getirdiği sıkıntılar, dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olan Almanya'nın bilimsel gelişme alanında rakip ülkelerin gerisinde kalmasına neden oldu.
Dünyanın en iyi 100 üniversitesi içinde sadece 3 Alman üniversitesi var ve en üst sıradaki Alman üniversitesi olan Münih Üniversitesi sıralamada 48'inci durumda.
Bununla birlikte, geçen ay biri fizikçi, biri kimyacı iki Alman bilimadamının Nobel Ödülü kazanması umutları artırdı.
Ülkenin en eski ve en saygın eğitim kurumlarından biri olan Goettingen'deki Georg-August Üniversitesi Rektörü Kurt von Figura, umutların yükselmesini "Taze bir rüzgar esiyor" sözleriyle anlatıyor.
Kurt von Figura, uzun bir dönemde kaybedilen bilimsel alandaki ünü yeniden kazanmanın da yine çok uzun yıllar alacağını belirtiyor.
Alman üniversiteleri ve enstitülerindeki bilimadamları 1901 ile 1931 yılları arasında kimya dalında 15, fizik dalında 10 Nobel Ödülü almıştı ve bu sayıya başka hiçbir ülke ulaşamamıştı.
1984'den bu yana ise iki alanda Nobel kazanan ABD'li bilimadamlarının sayısı Alman bilimadamlarının sayısının neredeyse 10 katına çıktı.
ABD'nin gayri safi milli hasılasından yüksek eğitime harcadığı miktar neredeyse Almanya'nın iki katı, bu da ABD'ye doğru beyin göçüne neden oluyor. Alman iş dünyası ise bu durumdan endişeli.
Her alanda göstergeler endişe verici
Almanya'daki küçük ve orta ölçekli firmalarda araştırmacı açığının 2010 yılında 30 bini bulacağı belirtiliyor. Bu durumda, Almanya'nın 2005'te yüzde 2.49 olan gayri safi milli hasıladan araştırma ve geliştirmeye ayrılan miktarı, AB'nin koyduğu 2010'da yüzde 3'e çıkarma hedefini gerçekleştirememesi riskini ortaya çıkarıyor.
Almanya'nın araştırma geliştirme harcamalarının gayri safi milli hasılaya oranı AB ortalamasının üstünde, ancak ABD ve Japonya'nın altında bulunuyor. Patent başvurularına ilişkin gelişmeler de geleneksel olarak bu alanda liderlerden biri olan Almanya için endişe verici.
Son birkaç yılda Almanya bu konudaki üstünlüğünü Güney Kore ve Çin gibi ülkelere kaptırmış durumda. Almanya'da patent başvuruları 2000 yılında 53 bin ile en üst noktaya çıkarken, şimdi 48 bin 500'e düştü.
Çin ve Güney Kore'de son rakamlara göre patent başvuruları bu sayının yaklaşık iki katı, ABD ve Japonya'da ise 400 bin kadar. Uzmanlar, Almanya'da verilen patentlerin kalitesinin de kötüleşmekte olduğunu, çoğunun mühendislik gibi eskimekte olan endüstri alanlarında yoğunlaştığını, halbuki Çin, Japonya ve ABD gibi ülkelerde patentlerin, büyüme eğilimleri güçlü olan gelişmiş teknoloji alanlarında verildiğini belirtiyor.
Almanya'nın Ifo Ekonomi Enstitüsünden Ludger Wössmann, "Dünya ilerliyor, gerçi Almanya otomotiv ve mühendislik alanlarında hala lider, ama gelecekte hayati önemi sahip alanlarda geri kalıyoruz" diyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder